8 Ocak 2012 Pazar

DOĞU TÜRKİSTANDAKİ KIRGIZLARDAKİ MOĞOLCA KELİMELER ÜZERİNE

1 yorum
http://www.turkishstudies.net/Makaleler/439583006_g%C3%BClsine%20uzun%2011.04.2011.pdf dosyasının html sürümüdür.
G o o g l e taradığı belgelerin otomatik olarak html sürümlerini oluşturur.
Page 1
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011, p. 1835-1848, TURKEY
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
DOĞU TÜRKİSTAN KIRGIZ TÜRKÇESİNDE YER ALAN TÜRKÇE VE
MOĞOLCA ORTAK KELİMELER ÜZERİNE -I-
Gülsine UZUN*
ÖZET
Tarihte Türk ve Moğol boyları arasındaki karışmalar ve karşılıklı
ilişkiler, bu iki milletin dillerinde de karışmaya ve kaynaşmaya sebep
olmuştur. Altay dil ailesine mensup bu diller arasında müşterek söz varlığı
yanında morfolojik açıdan da benzerliklerin bulunması araştırmacıların
dikkatini çekmiş, böylelikle Türkçe ve Moğolca arasındaki ilişkiler son
yıllarda sıkça incelenmeye başlanmıştır.
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde yer alan Türkçe ve Moğolca ortak
kelimelerin leksik ve gramatikal açıdan incelendiği bu çalışmada, Kırgızlar ve
Moğollar arasındaki ilişkiler, iki dil arasındaki söz varlığı ve bazı fonetik
değişmeler ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Doğu Türkistan Kırgız Türkçesi, Moğolca, Fonetik
Değişmeler.
COMMON TURKISH AND MONGOLIAN WORDS
IN EAST TURKISTAN KIRGIZ TURKISH -I-
ABSTRACT
The integration of Turkish and Mongolian clans in history and the
relationship between them caused the mixing and fusion of their languages.
Belonging to the Altay group, both languages have common words and
similarity with reference to the morphology. This fact draws the researchers’
attention and leads to the frequent analysis of the relationship between
Turkish and Mongolian languages recently.
This study scrutinises common Turkish and Mongolian words that are
used in East Turkistan Kirgiz Turkish lexically and grammatically.
Furthermore, it deals with the relationship between Kirgiz and Mongolian
nations, the existence of common words between two languages and some
fonetical changes.
Key Words: Kirgiz Turkih of the East Turkistan, Mongolian, Phonetic
Changes.
* Yard. Doç. Dr., Muğla Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, gulsineuzun@hotmail.com
Page 2
1836
Gülsine UZUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
GİRİŞ
Kırgızlar ile Moğollar arasındaki münasebetler, Türklerin Çin’in kuzeyinde ve daha sonraları
doğuya doğru giden göç yolları sırasında yoğun biçimde yaşanmıştır. Hatta MÖ’ki dönemlerde Moğol
kavimleri ile birlikte Çin’e karşı mücadele etmişlerdir. Bu iki topluluğun arasındaki münasebetleri
anlatmadan önce Kırgız ve Moğol terimlerinin açıklamasını yapmak daha doğru olacaktır.
Birçok araştırmacıya göre Kırgızlar çok uzun zamandan beri kendi başına yaşayan bir halk olarak
adlandırılmaktadır. Buna destek olmak amacıyla da Manas Destanında geçen boy adları incelenmiş ve
örneklerle açıklanmıştır. Manas’ın yanında yer alan kırk yiğidin her birinin aslında bir boy ismini temsil
ettiği ve bunların bir araya gelerek Kırgız etnik teriminin oluşumuna neden olduğu belirtilmiştir.
Kırgızlarla birlikte adlandırılan bu kırk boy arasında Moğol boyları da bulunmaktadır. Noguy veya Nogay
ile Nayman, Argın, Tamyan, Yormatı, Katay, Borkıt Moğol olarak adlandırılmıştır. Kırgız terimi ilk
olarak Orhun-Yenisey yazıtlarında geçmektedir. Bu yazıtlarda terim olarak Kırkız (qurquz) biçiminde
yazılmıştır. S. Malov “girk (kırk)” ve çokluk eki “z” ekini birleştirmekte ve diğer bir deyişle bunun “kırk
boy Kırgız” anlamına geldiğini ifade etmektedir1. Ligeti’nin ifadesine göre Vambery, bu adın “kır” ile
“gez” kelimelerinin birleşmesinden oluştuğunu ve “kır gezen” anlamına geldiğini; Radloff ise “kırk” ve
“yüz” sayılarının birleşmiş şekli olduğunu belirtir2. K. Petrov ise Kırgız etnoniminin “Kırgız” ve çoğul
eki “z” çoğul ekinden oluşan kızıl manasındaki “kırıg” ya da “kırgu” sıfatından meydana geldiğini ifade
etmiştir. Kırgız terimi yerin kırmızı renginden dolayı etnonim olarak ortaya çıkmıştır. İlk zamanlar yer
adı olarak kullanılan bu terim daha sonraları üzerinde yaşayan toplulukları ifade etmek için kullanılmıştır.
Yani Kırgun bölgesinde yaşayanlar Kırgız olarak adlandırılmışlardır. Petrov bu fikrini desteklemek için
de Hakas bölgesinde bulunan ve kırmızı renkteki coğrafi alanları örnek göstermektedir3. Fakat bu hipotez
çoğu âlim tarafından kabul görmemiştir. Çünkü Hakas teriminin zaten Kırgız adının başka bir söyleniş
tarzı olduğu ve coğrafi bir renkten dolayı bu ismin verilemeyeceği fikri ağır basmıştır. Kırgızlarla ilgili ilk
kayıtlar MÖ 201 yılına aittir. Bu kayıtlar genelde Çin yıllıklarıdır. Kırgız etnik oluşumu içerisinde çok
sayıda Kıpçak boyu yer almıştır. Bu etkileşim hem dil olarak hem de boy teşkilatı olarak etkileşimi
sıklaştırmış ve Kırgızlar Kıpçakçanın etkisine girmişlerdir. Bu Kıpçak toplulukları Kırgızlar kadar olmasa
da Moğol boylarını da etkilemiştir. Bu etkileşime yoğun biçimde maruz kalan Moğol boyları
Türkleşmiştir.
Macmu’atü’t Tavarih adlı eserde Kırgız kabilelerinin teşekkülünde Moğol kabilelerinin de olduğu
görülmektedir. XI-XIII. yüzyıllarda Kırgızların da oluşumunu tamamlayan Kıpçaklar Sayan-Altay
bölgesinde konargöçer olarak yaşamaktaydılar. Manas Destanında da bu bölge, Manas’ın doğduğu ve
siyasi faaliyetlerde bulunduğu bölge olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde Kırgızlar içerisinde yer alan
Bahrin (Baarin) kabilesi Türkleşen Moğol kabilesidir. Cengiz Han savaşlarda kazandığı toprakları
oğullarına paylaştırınca Bahrinler, Çağataylılara katılmışlardır. Orta Asya toplulukları bu dönemde genel
olarak Moğol terimi yerine Mogul terimini kullanmışlardır. Bundan dolayı da tarihi ve coğrafi terim olan
Moğolistan adı ortaya çıkmıştır. XIV. Yüzyılın ortalarında Moğol boy ve kabilelerinin yerli kabileler
tarafından Türkleştirilmesi ve Kırgızlarla arasında uyumu süreci sona ermiştir. Macmu’atü’t Tavarih adlı
eserde Moğol kabilelerinin Timur’a ve Kalmuklara karşı mücadele ettikleri yazılmaktadır. Mongollar
Kırgızlar içinde büyük boylardan birisini oluşturmuşlardır. XVI. Yüzyıla kadar oluşan Kırgızların etnik
birliğindeki boylar hakkındaki ilk bilgiler Macmu’atü’t Tavarih’te geçmektedir4.
Moğol adı kaynaklarda ilk defa VII. yüzyılda T’ang sülalesi resmi tarihleri Chiu T’ang-shu ve
Hsin T’ang-s-ftu’da geçmektedir. Terim olarak “Meng-wu” ve “Mengwa” olarak ifade edilmiştir. Bu
adın devlet ve hanedan adı olarak kullanılması Cengiz Han zamanında, millet adı olarak kullanılması ise
1 S. E. Malov, Pamyatniki Drevnetyurskoy Pismennosti, Moskva-Leningrad, 1951, s. 417.
2 L. Ligeti, “Kırgız Kavim İsminin Menşei”,Türkiyat Mecmuası, C.1, İstanbul, 1925, s.235-236.
3 K. İ. Petrov, “K Etnologii Termina ‘Kırgız’”, SE, No: 2, Moskva 1964, s. 81, 94.
4 Seyfettin Ahsıkendi, İzleçeniya iz “Macmu’atü’t Tavarih” perev. Vved.ikomm., V.A. Romadika-Materialı fonda
rukopisey İns. Lit. İ İskusstva NAN RK, inv, Nu: 5254.
Page 3
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca…
1837
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
çok daha sonraları gerçekleşmiştir. Arkeolojik kazılardan elde edilen bilgilerde MÖ 2000 yılından
itibaren Moğollar Türk kabilelerinin doğusundaki topraklarda yaşamakta ve Tula Nehri sınır olarak kabul
edilmekteydi. Hunlardan itibaren Türkler ile Moğollar arasındaki münasebetler sıklaşmıştır. Büyük Hun
Devletinin yıkılmasıyla bu bölgedeki siyasi boşluk III-IV. yüzyıllarda Moğol asıllı Hsiyen-pi ve Juan-
Juanlar tarafından doldurulmuştur. VI. yüzyıldan itibaren de önce Köktürk daha sonra da Uygur
hâkimiyetini kabul eden Moğollar daha sonraları Kırgız hâkimiyetine girmişler ve Türk kültürü ve
geleneklerinden önemli ölçüde etkilenmişlerdir.
Kırgızlar ile Moğollar arasındaki münasebetlerin hızlanmasında İslamiyetin bu bölgede
yayılmaya başlaması ve kültürel yaşayış tarzının birbirine benzemesi de etki etmiştir. Kırgızlar ve
Moğollar İslamiyetle tanışmadan önce kendi içlerinde büyük bir din özgürlüğü yaşamışlar ve diğer bütün
dinlere hoşgörülü davranmaya çalışmışlardır. Cengiz Han Yasasında da belirtildiği gibi hâkim oldukları
bölgelerdeki diğer dinlere karşı olmamışlardır. Kırgızlar genelde Gök tanrı inanç sistemi içerisinde
Şamanizmi benimsemişlerdir. Bunlar sulara, ağaçlara, tanrıya ve ruhlara kurban sunarak ibadet
ediyorlardı. Aynı geleneksel inanç sistemi Moğol topluluklarında da bulunmaktaydı. Töre her iki topluluk
için de vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Bu etkileşim Ortaçağda o kadar yoğun olarak yaşanmıştır ki Orta
ve Batı Asya’da yaşayan ve çoğunlukla Türkçe ve Moğolca konuşan topluluklara Türk-Moğol denmiştir.
Örneğin 12. Yüzyılda Doğu Moğolistan’da Moğollar gibi yaşayan Tatarlar, Keraitler, Kuzeydeki
Merkitler, batıdaki Naymanlar, Kongiratlar (Onggirat), Öngütler ve Kırgızlar Türk-Moğol olarak
adlandırılmışlardır5.
Bütün bu siyasi, coğrafi ve kültürel etkileşimlerin yanında konuşulan dilde de benzerliklerin
olması olağandır. Moğollar tarihi seyir içerisinde Türklerle iç içe yaşamışlar ve aynı bozkır kültürünü
paylaşmışlardır. Moğolların dil, tarih, edebiyat ve folklorunun Türklerle bir paralellik arz ettiği
görülmektedir. “Moğol Atasözleri” adlı çalışmasında, Türk ve Moğol atasözleri arasındaki ortaklıkları ele
alan Bülent Gül, tarih boyunca aynı coğrafyada yaşamış, kültürel yönden birbirlerini etkilemiş olan
Türkler ve Moğollar arasındaki ilişkiyi anlayabilmenin yollarından birinin de atasözlerini karşılaştırmak
olacağını dile getirmiştir6. Ahmet Temir, Türk ve Moğol boyları arasında pek çok karışma ve kaynaşma
olduğu gibi, bunların dillerinin de karışıp kaynaştığını ifade etmiştir. Türkçeden Moğolcaya ve aynı
şekilde Moğolcadan Türkçeye pek çok kelime geçtiğine ve bu iki dil arasındaki ortak unsurların
çokluğuna dikkat çeken Temir, bu iki dil arasındaki yakınlık ve benzerliğin kelime alışverişini de
kolaylaştırdığını belirtmiştir7. Fakat bu kelimelerin hangi dile ait olduğu noktasında farklı görüşler ileri
sürülmüştür. Kimi araştırmacılar Türkçede görülen ve Moğolca olduğu düşünülen kelimelerin aslında
Türkçe olduğunu ya da tam tersi olarak Moğolcada görülen ve Türkçe oldukları düşünülen kelimelerin de
Moğolcaya ait olduğunu öne sürmüşlerdir.
Cengiz Han öncesinde de Türklerle komşu olan Moğolların karşılıklı kelime alışverişi
yaptıklarını belirten Tuncer Gülensoy, bu alışverişte Türk dilinin Moğolcaya göre daha aktif olduğunu
ileri sürmüştür. Moğolcanın da Türkçeye tesirinin az olmadığını, Divanu Lugati’t-Türk’te geçen birçok
kelimenin Moğolca asıllı olduğunu ifade eden Gülensoy, bunların yanında pek çok kelimenin ortaklığının
olduğunu ama bu kelimelerin köken itibariyle hangi dile ait olduğunu tespit etmenin zorluğunu belirtir8.
Osman Nedim Tuna, Türk ve Moğol dillerinin karşılıklı ilişkilerinin girift bir manzara teşkil
ettiğini belirterek, ortak sözlerin bu dillerden hangisine ait olduğunu ispat etmenin güçlüğünü dile
getirmiştir9. E. Z. Abdullayev ise Altay dillerinin geçmişte soy ilişkilerinde bulunduklarını, bu ilişkinin şu
ana kadar gramer, kelime bilimi, ses bilgisi ve anlam biliminde korunduğunu ve sonraki devirlerde temas
5 David Morgan, The Mongols, Blackwell Puplishing, 1990, s. 50.
6 Bülent Gül, “Moğol Atasözleri”, Türkbilig-Türkoloji Araştırmaları, S.5, Ankara, 2003, s. 45.
7 Ahmet Temir, “Moğolca ile Türkçe İlişkileri”, TDAY-Belleten 1989, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1994, s. 295.
8 Tuncer Gülensoy, “Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Topçi’nin Türk Dili ve Kültür Tarihi Açısından
Değerlendirilmesi”, TDAY - Belleten 1986, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1988, s.26.
9 Osman Nedim Tuna, “Osmanlıcada Moğolca Ödünçleme Kelimeler”, Türkiyat Mecmuası, Cilt 17, İstanbul, 1972, s.
209.
Page 4
1838
Gülsine UZUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
neticesinde birbirlerinden çok fazla söz aldıklarını belirtir. Ancak araştırmacı, Altay dillerini
kıyaslayanların, bu dillerin tarihi şekillerini, şimdiki durumlarını ve ağızlarını göz önüne alarak, onların
fonetik, leksik, gramatik ve semantik gelişim kurallarını bilmeden mukayese yapmalarının doğru sonucu
vermeyeceği kanaatindedir10.
Çin’in Doğu Türkistan Bölgesi, burada yaşayan Türk halklarının varlığı sebebiyle Türk kültürü
ve tarihinin en önemli bölgelerinden biri olma özelliğini göstermektedir. Büyük bir nüfusa sahip
olmalarından dolayı, çoğunlukla Uygurlarla birlikte anılan bu coğrafyada Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar,
Tacik ve diğer Türk halklarının yanında Moğollar da varlıklarını sürdürmektedir.
Tursun Cumalı’ya göre Çin’de yaşayan Kırgızlar, bugünkü yaşadıkları yerlere Moğol kökenli bir
halk olan Kalmuklar tarafından zorla göç ettirilmişlerdir. Kırgızları hakimiyeti altına alan Kalmuklar
onları Çin’in Tarbagatay bölgesindeki Dörbiljin şehrine baglı Orkşar köyüne yerleştirmişlerdir ve köle,
işçi ve çoban olarak kullanmışlardır. Kalmuklar, Kırgızları ölüm, evlenme ve değişik örf, adet ve
merasimlerine katılmaya zorluyor ve kendi örf ve adetlerini de Kalmukların örf ve adetlerine uygun
olarak yapmaları için baskı uyguluyorlardı. Bu yüzden uzun süre bu baskı altında yaşayan Kırgızlar,
Kalmukların dediklerini yapmak ve onların geleneklerini uygulamak zorunda kalmışlardır. Ancak uzun
süre birlikte yaşama ve Kalmukların geleneklerine uyma, bu iki millet arasında barışın doğmasına sebep
olmuş, aralarında kız alış-verişi başlamış ve örf ve adetler bakımından aralarındaki farklılıklar azalmıştır.
Kalmuklar Kırgızları kendi bölgelerine yerleştirdikten sonra yeni doğan çocuklara Kalmukça isimler
vermişlerdir. Bu nedenle de bu bölgede yaşayan Kırgızların arasında Kalmukça isimlere sıkça rastlamak
mümkündür11.
Doğu Türkistan Kırgızlarının büyük bir kısmı iletişim dili olarak öncelikle Kırgız Türkçesini
kullanırlar. Uygurlar veya Kazaklarla birlikte karışık olarak yaşayan Kırgızlar ise Uygur Türkçesi ve
Kazak Türkçesi de konuşurlar. Doğu Türkistan’ın Emin ilçesindeki Dalengtuerqeng civarındaki
Kırgızların dili genelde Kazak Türkçesidir. Daha önceki dînî inançları olan Lamaizmin etkisiyle
dillerinde Moğolca sözcükler oldukça fazladır. Aketao ilçesi yakınlarındakiler uzun süreden beri
Uygurlarla birlikte yaşadıklarından dilleri Uygur Türkçesine benzemektedir. Aketao ilçesinin
Quyitage’de yaşayan “Dağlılar”ın dilleri de temelde Uygur Türkçesine benzer fakat kendi dillerinin bazı
özelliklerini de muhafaza etmişlerdir. Heilongjiang eyaletinin Fu-yu ilçesinde yaşayan Kırgızların dili ile
Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki Kırgızların dilleri arasındaki fark oldukça fazladır. Fu-yu’daki
Kırgızların dilleri temelde Hakas Türkçesi ile benzerlik göstermektedir ve Klasik Kırgız Türkçesinin pek
çok özelliklerini korumuştur, fakat bu dili konuşanların sadece orta yaşın üstündekiler olduğu
söylenebilir. Genelde ortak kullanılan dil Moğolca ve Çincedir. Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde söz
hazinesi bakımından hayvancılıkla ilgili kelimeler, alıntı kelimelerin kullanımı açısından ise Arapça,
Farsça ve Moğolca kelimeler oldukça fazladır12.
Doğu Türkistan Kırgızlarından Derlenmiş Metinler13 adlı doktora tezimizi yazarken Moğolca ile
ortaklık gösteren kelimelerin çokluğu dikkatimizi çekti. Metinlerden hareketle anlam ve yapı olarak
birbirlerine çok benzediklerini tespit ettiğimiz bu kelimelerin tasviri bir incelemesini yaparak, bu
kelimelerde meydana gelen ses değişimlerini incelemeye çalıştık.
10 Elövset Zakiroğlu Abdullayev, “Azerbaycan - Moğol Dil İlişkileri”, TDAY-Belleten 1987, Türk Dil Kurumu Yay.,
Ankara, 1992, s.1
11 C. Asanalıoğlu, “Kıtay İzildöölöründögü Kırgız Tarıhı”, Kırgız Bilim Akademisi Arşivi, M 2, 1005.
12 Muhammed Hu Zhenhua, Keerkezıyu Jianzhı (Kırgızcaya Giris), Millet Yayınevi, Pekin, 1986. s. 2.
13 Gülsine Uzun, Doğu Türkistan Kırgızlarından Derlenmiş Metinler (Gramer-Metin-İndeks), Ege Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 2006.
Page 5
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca…
1839
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca Ortak Kelimeler
Doğu Türkistan Kırgızlarından derlenen metinlerimizden tespit ettiğimiz Türkçe ve Moğolca
ortak kelimeleri karşılaştırmalı olarak şekil ve anlam açısından inceledik.
aça “bir şeyin çatallandığı yer; ikiye ayrılmış” KS/5,1/850, 3/42, 7/124. (~Mog. aç(an) “bir
ağacın ikiye ayrılmış dalı, çatallaşma, iki kola ayrılmış” MTS/11)
alıs “uzak, uzaklık” KS/27; DTKırg/14/293, 15/303, 5.1/265. (~Mog. alus “ara,aralık, mesafe,
uzak yer” MTS/54)
alıskı “uzak, uzaktaki” KS/27; DTKırg/14/35. (~Mog. aluski “uzak, uzaktaki” MTS/54)
aral “ada” KS/40; DTKırg/2/5.(~Mog. aral “ada, yarımada, vaha, çöl” MTS/77)
arañ “ancak, hemen, müşkülatla” KS/41; DTKırg/6/186.(~ Mog. aran~aray “pek az, oldukça az,
zar zor, güçlükle, ancak” MTS/77)
arça “ardıç, ardıç ağacı” KS/81; DTKırg/12/44. (~Mog. arça “ardıç, ardıç agacı” MTS/81)
arga “kuvvet, çeviklik, çaresazlık” KS/43; DTKırg/1/1297, 15/76. (~Mog. arga “araç, yol, vasıta,
vesile, çare, imkan” MTS/82)
argımak “cins, asil at” KS/43; DTKırg/1/846, 5.1/114, 13/325. (~ Mog. argamag “iyi yarışacak
veya binilecek at,saf kan at, soylu at” MTS/83)
asıra- “beslemek, terbiye etmek” KS/52; DTKırg/ 1/202, 1/502, 1/544. (~Mog. asara-
“esirgemek, merhamet etmek, bakmak, yetiştirmek, beslemek” MTS/90)
aska “yanaşılmaz, yüksek, kayalık dağ” KS/52; DTKırg/5.3/6. (~Mog. ash-a “şist, tabaka
halindeki kaya” MTS/92)
atan “enenmiş deve” KS/58; DTKırg/1/117, 2/56, 2/59. (~Mog. ata(n) “igdiş deve” MTS/92)
ayak “fincan, çanak” KS/62; DTKırg/6/47, 1/827. (~Mog. ayag-a(n) “bardak, çanak, tas, yemek
tabağı” MTS/37)
ayıl “avul, obalar yığınağı” KS/66; DTKırg/ 1/152, 1/158, 1/292. (~Mog. ayl “çadırlar topluluğu,
yerleşke, köy” MTS/33)
ayladuuluk “irfan marifet” DTKırg/1/327. (~Mog. ayladul “bilim, bilgi, anlayış, irfan, marifet”
MTS/33)
baatır “bahadır, kahraman, cesur” KS/76; DTKırg/1/100, 1/111, 1/119 (~Mog. bagatur “bahadır,
kahraman, cesur, yiğit” MTS/108)
baatırsın- “kendini bahadır saymak, kahramanlık taslamak” KS/76; DTKırg/4/35. (~Mog.
bagatursi- “bahadırlaşmak, yiğitçe davranmak” MTS/109)
baca “bacanak” KS/ 76; DTKırg/1/1357.(~Mog. baca “bacanak” MTS/149)
bayge “1.at yarısı; at yarıslarında verilen ödül” KS/101; DTKırg/ 1/709, 15/705. (~Mog. bay “bir
yarışmadaki ödül, nişan” MTS/115)
belek “hediye” KS/106; DTKırg/ 14/101, 14/103, 14/106. (~Mog. beleg “armağan, hediye”
MTS/156)
bosogo “kapı çerçevesi, eşik” KS/133; DTKırg/ 13/197, 15/84, 15/369. (~Mog. bosug-a “eşik,
kapı eşiği” MTS/196)
boto~botoy “bir yaşında olan deve yavrusu, süt emen deve yavrusu” KS/133; DTKırg/ 12/83,
7/36, 7/93. (~Mog. botugu(n) “bir yaşındaki yavru deve, deve yavrusu” MTS/197)
Page 6
1840
Gülsine UZUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
bödönö “bıldırcın” KS/136; DTKırg/ 1/669, 5.3/81. (~Mog. büdüne “bıldırcın”MTS/233)
bökön “iri bir nevi karaca” KS/137; DTKırg/ 3/40. (~Mog.böküng “antilop, ceylan, ahu”
MTS/204)
bürküt “karakuş” KS/156; DTKırg/ 15/317, 15/377, 15/48. (~Mog. bürgüd “kartal, altın kartal”
MTS/239)
ceerde “kızıl, al” KS/197; DTKırg/12/23, 15/220, 15/489. (~Mog. cegerde “kızıl, kırmızı, kızıl
kahverengi” MTS/1612)
ceyren “ceylan” KS/206; DTKırg/ 15/318. (~Mog. ceger-e(n)“antilop,ceylan” MTS/1612)
cosun “nizam, kaide” KS/225; DTKırg/14/542. (~Mog. yosun “genel kabul görmüş kanun,
gelenek, töre, örf, yasa” MTS/695)
çara “büyük çanak” KS/252; DTKırg/ 1/1144. (~Mog. çara “geniş ve yayvan metal tabak, büyük
tahta kase” MTS/265)
çeçen “beliğ, söz ustası” KS/258; DTKırg/ 1/1207, 1/1239, 5.2/74. (~Mog. çeçen~seçen “akıllı,
ağırbaşlı, zeki, aydın” MTS/1056)
çıda- “tahammül etmek, katlanmak, dayanmak” KS/264; DTKırg/ 7/168, 1/582, 1/499. (~Mog.
çida- “yetmek, dayanmak, yapabilmek” MTS/282)
çılbır “yular, dizgin” KS/267; DTKırg/ 5.3/9, 7/4. (~Mog. çilbugur “dizgin, hayvanı bağlama ipi”
MTS/292)
çıray “yüzün çizgileri, yüzün güzelliği” KS/271; DTKırg/1/1237. (~Mog. çiray “yüz, çehre, dış
görünüş, cilt” MTS/305)
çider “atı kösteklemek için kullanılan kayış köstek” KS/274; DTKırg/ 15/128, 15/132. (~Mog.
çidür “bukağı, at bukağısı, ayak prangası” MTS/285)
çokmor “topuz, ucunda top bulunan değnek, sopa” KS/278; DTKırg/ 1/764, 10/49, 10/50. (~Mog.
çokigur “tokmak, tokaç, herhangi bir vurma aleti” MTS/314)
erke “sımarık, nazlı, alışmış” KS/338; DTKırg/ 1/19, 1/692, 1/733. (~Mog. erke “inatçı, istekli,
kaprisli, şımarık” MTS/523)
esen “salimen, mesut” KS/340; DTKırg/ 12/8, 12/90. (~Mog. esen “sağlıklı, sağlığı iyi, rahat,
huzur” MTS/530)
ınak “yakın dost” KS/353; DTKırg/ 14/186, 14/190 (~Mog. inag “sevgili, çok sevilen, seven,
arkadaş, yoldaş” MTS/654)
imer- “etrafını çevirmek, döndürmek” KS/368; DTKırg/ 6/134. (~Mog. imer- “parmakların
arasında bükmek, kıvırmak veya çevirmek” MTS/654)
irme- “göz kırpmak, göz yummak” KS/371; DTKırg/ 1/870. (~Mog. irme- “göz açıp kapamak,
göz kırpmak” MTS/662)
kabırga “kaburga” KS/379; DTKırg/ 13/31, 12/112, 13/29. (~Mog. habirg-a(n) “kaburga kemiği,
böğür” MTS/1384)
kan “han, hükümdar” KS/396; DTKırg/ 14/335. (~Mog. han “han, kral, bey” MTS/1429)
karagan “bir çeşit kısa ve dikenli çalı” KS/404; DTKırg/ 15/92, 15/94. (~Mog. haragan-a “kara
çalı, kıraç yerlerde yetişen kara kabuklu, set, dikenli ve küçük kozalaklı bitki” MTS/1439)
Page 7
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca…
1841
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
karak~karek “gözbebeği, göz” KS/408; DTKırg/ 15/435, 15/143, 15/139. (~Mog. harag-a(n)
“görüş, görme, görüntü”MTS/1438)
karañgı “karanlık, zulmet” KS/406; DTKırg/ 1/602, 3/9, 6/100. (~Mog. harangguy “karanlık,
koyuluk, alaca karanlık” MTS/1442)
karçıga “atmaca” KS/408; DTKırg/ 1/1182, 14/11, 14/51. (~Mog. harçagay “şahin, doğan”
MTS/1444)
karool “bekçilik, karakol; nişangah” KS/411; DTKırg/ 6/57. (~Mog. haragul “karakol, gözcü,
nöbetçi” MTS/1439)
ker “koyu doru (at donu)” KS/440; DTKırg/ 15/232, 15/425, 5.5/4. (~Mog. keger “kestane rengi,
kır (at)” MTS/706)
keşik “talih” KS/444; DTKırg/ 5.1/58. (~Mog. kesig “iyi şans veya iyi talih” MTS/733)
kökül “kahkül, şakaklara sarkan küçük örgüler, perçem” KS/499; DTKırg/ 15/328, 15/774,
15/778. (~Mog. kekül~kökül “uzun saç, kakül, saç örgüsü” MTS/767)
köşögö “perde” KS/509; DTKırg/ 14/505. (~Mog. kösige(n) “perde” MTS/780.
kuda~kudaa “dünür” KS/515; DTKırg/ 14/307, 14/15, 14/17. (~Mog. huda “dünür” MTS/1511)
kudagıy “gelin ve damadın anneleri ve onların yaslı kadın akrabaları” KS/516; DTKırg/ 14/467,
14/471. (~Mog. huduguy “gelin ve güveyinin babaları” MTS/1513)
kuduk “kuyu” KS/516; DTKırg/ 1/296. (~Mog. huddug “kuyu” MTS/1513)
küröñ “koyu al (at donu)” KS/541; DTKırg/ 7/14, 7/2. (~Mog. küreng “kızıl, (koyu) kahverengi”
MTS/798)
makta- “övmek, methetmek” KS/550; DTKırg/ 7/119, 7/151, 7/61. (~Mog. magta- “methetmek,
övmek” MTS/812)
mañday “alın” KS/552; DTKırg/ 3/43, 5.3/48, 7/36. (~Mog. manglay “alın; sef, baskan”
MTS/823)
maral “ceylan”, DTKırg/2/6, 7/123. (~Mog. maral “maral, ceylan” MTS/826)
mergen “tüfekle avlanan kimse, nişancı” KS/563; DTKırg/ 1/1362, 5.3/20, 5.3/21. (~Mog. mergen
“iyi nişancı; bilge” MTS/839)
nokto “yular” KS/585; DTKırg/ 15/706. (~Mog. nogtu “yular” MTS/918)
ogo “gayet, pek” KS/587; DTKırg/ 6/167. (~Mog. ogu “çok, fazla, en çok” MTS/942)
ordo “hanın karargâhı, belli başlı bir adamın muhteşem obası” KS/598; DTKırg/ 1/1226, 14/226,
14/230. (~Mog. ordu(n) “hükümdarın yaşadığı yer, saray, kamp, çadır” MTS/964)
orun “yer, mahal, ordu” KS/601; DTKırg/ 1/423, 1/754. (~Mog. orun “yer, bölge, mahal”
MTS/973)
ös- “büyümek” KS/616; DTKırg/ 13/116, 13/59, 14/224. (~Mog. ös- “büyümek, çoğalmak,
artmak” MTS/1005)
saadak “sadak, okluk”, KS/626; DTKırg/ 9/96. (~Mog. sagadag “kubur, ok kuburu, tirkeş”
MTS/1020)
saamal “henüz tahammur etmeyen taze kımız” KS/627; DTKırg/ 1/1332. (~Mog. sagamal
“sağmal, süt veren” MTS/1021)
Page 8
1842
Gülsine UZUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
saba I “içinde kımız yapılan büyük deri tulum” KS/627; DTKırg/ 5.3/22. (~Mog. saba “kap,
herhangi bir kap, kapkacak” MTS/1015)
saba- II “dövmek, pataklamak, kamçı çalmak” KS/627; DTKırg/ 9/88, 9/84, 9/79. (~Mog. saba-
“çarpmak, bir şeyi bir şeye atmak, fırlatmak veya vurmak” MTS/1015)
salkın “serinlik, serin” KS/633; DTKırg/ 8/98. (~Mog. salki(n) “yel, rüzgar” MTS/1034)
say “nehrin yatağı” KS/640; DTKırg/ 15/149, 15/193, 15/197. (~Mog. sayr “kuru dere yatağı”
MTS/1027)
sokur “kör” KS/658; DTKırg/ 1/1135, 1/1235, 1/1245. (~Mog. sohur “kör, görmeyen” MTS/1132)
solokoy “solak” KS/659; DTKırg/ 5.2/61, 5.4/91. (~Mog. solugay “sol, sol taraf veya sol el, solak”
MTS/1125)
sura- “1. sormak, rica etmek 2. idare etmek, hükmünü yürütmek” KS/668; DTKırg/ 1/233.
(~Mog. sura- “sormak, sorguya çekmek” MTS/1144)
sülöösün “vaşak” KS/671; DTKırg/ 5.1/282. (~Mog. silügüsü(n) “kara kulak, vaşak” MTS/1098)
şıltoo “bahane, sebep” KS/686; DTKırg/ 1/519. (~Mog. siltag “bahane, gerekçe, sebep”
MTS/1096)
şor “tuzlak yer, çorak” KS/691; DTKırg/ 5.7/18. (~Mog. şor “tuzlu, az tuzlu, bataklık, çorak yer”
MTS/1169)
şumkar “sungur (kuş)” KS/692; DTKırg/ 1/735, 1/90, 14/337. (~Mog. singhur “şahin, doğan”
MTS/1104)
taka “nal” KS/697; DTKırg/ 12/7, 12/89, 12/9. (~Mog. tah-a “nal” MTS/1217)
takım “dizin iç yanı” KS/698; DTKırg/ 7/141. (~Mog. takim “eklem, diz ekleminin ardındaki
boşluk” MTS/1191)
tameke “tütün” KS/704; DTKırg/ 5.4/67. (~Mog. tamaki(n) “tütün, sigara” MTS/1196)
tara- “her tarafa dağılmak, yayılmak” KS/709; DTKırg/ 6/154. (~Mog. tara- “dagılmak,
saçılmak,ayrılmak” MTS/1203)
tokto- “durmak, kesilmek, dinmek” KS/743; DTKırg/ 1/1371, 6/111, 6/191. (~Mog. togta-
“durmak, dinmek, istirahat etmek” MTS/1257)
tolto “bıçağı sapına pekiten halkacık yahut tokacık” KS/745; DTKırg/ 1/549, 5.1/234, 5.1/30.
(~Mog. toltu “ sap, bakır ya da demir kakma veya kabartmalarıyla süslü bıçak sapı, kılıç kını” MTS/1268)
tulga “sacayak” KS/759; DTKırg/ 3/70. (~Mog. tulg-a(n) “dört ayağı, iki veya daha çok çemberi
olan ve üzerine tava, tencere, çaydanlık konulan alet, sacayağı” MTS/1296)
turumtay “doğan” KS/762; DTKırg/ 15/463, 5.5/13, 5.5/14 (~Mog. torumtay “erkek doğan”
MTS/1277)
tümön “hesapsız, gayet çok, on bin” KS/770; DTKırg/ 14/60. (~Mog. tüme(n) “on bin, yığın,
çokluk; sonsuz büyüklükte” MTS/1315)
uloo “umumi bir mükellefiyet olmak üzere, yolculara verilen binek veya yük hayvanı” KS/352;
DTKırg/ 1/351. (~Mog. ulag-a(n) “ulak atları, yedek atlar” MTS/1340)
Page 9
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca…
1843
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
DOĞU TÜRKİSTAN KIRGIZ TÜRKÇESİNDE YER ALAN TÜRKÇE VE MOĞOLCA ORTAK
KELİMELERDEKİ SES OLAYLARI
Ünlü Değişmeleri
Ünlü değişmeleri bazı değişmeler hariç genellikle söz içinde meydana gelmektedir.
Ünlü Kalınlaşması
/-i-/> /-ı-/
çıda- “tahammül etmek, katlanmak, dayanmak” DTKırg/ 7/168, 1/582, 1/499. (~Mog. çida-
“yetmek, dayanmak, yapabilmek” MTS/282)
çılbır “yular, dizgin” DTKırg/ 5.3/9, 7/4. (~Mog. çilbugur “dizgin, hayvanı bağlama ipi”
MTS/292)
çıray “yüzün çizgileri, yüzün güzelliği” DTKırg/ 1/1237. (~Mog. çiray “yüz, çehre, dış görünüş,
cilt” MTS/305)
ınak “yakın dost” DTKırg/ 14/186, 14/190. (~Mog. inag “sevgili, çok sevilen, seven, arkadaş,
yoldaş” MTS/654)
kabırga “kaburga” DTKırg/ 13/31, 12/112, 13/29. (~Mog. habirg-a(n) “kaburga kemiği, böğür”
MTS/1384)
takım “dizin iç yanı” DTKırg/ 7/141. (~Mog. takim “eklem, diz ekleminin ardındaki boşluk”
MTS/1191)
Ünlü Düzleşmesi
/-u-/ > /-ı-/
Üç örnekte rastlanmıştır.
alıs “uzak, uzaklık” DTKırg/ 14/293, 15/303, 5.1/265. (~Mog. alus “ara,aralık, mesafe, uzak
yer” MTS/54)
baatır “bahadır, kahraman, cesur” DTKırg/ 1/100, 1/111, 1/119 (~Mog. bagatur “bahadır,
kahraman, cesur, yiğit” MTS/108)
çılbır “yular, dizgin” DTKırg/ 5.3/9, 7/4. (~Mog. çilbugur “dizgin, hayvanı bağlama ipi”
MTS/292)
Ünlü Yuvarlaklaşması
Kırgız Türkçesinde düz ünlülerin yuvarlaklaşması sıkça karşılaşılan bir ünlü değişmesidir. Sadece
Türkçe kelimelerde değil alıntı kelimelerde de bu değişim gözlenmektedir. Kelimelerin Moğolca
kullanımındaki düz ünlülerin de Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde yuvarlaklaştığı görülmektedir.
/-e-/ > /-ö-/
kökül “kahkül, şakaklara sarkan küçük örgüler, perçem” DTKırg/ 15/328, 15/774, 15/778.
(~Mog. kekül /-u-/
Fazla örneği yoktur.
şumkar “sungur (kuş)” DTKırg/ 1/735, 1/90, 14/337. (~Mog. singhur “şahin, doğan” MTS/1104)
Ünlü Daralması
/-a-/ > /-ı-/
argımak “cins, asil at” DTKırg/1/846, 5.1/114, 13/325. (~ Mog. argamag “iyi yarışacak veya
binilecek at,saf kan at, soylu at” MTS/83)
asıra- “beslemek, terbiye etmek” DTKırg/ 1/202, 1/502, 1/544. (~Mog. asara- “esirgemek,
merhamet etmek, bakmak, yetiştirmek, beslemek” MTS/90)
karçıga “atmaca” DTKırg/ 1/1182, 14/11, 14/51. (~Mog. harçagay “şahin, doğan” MTS/1444)
/-o-/ > /-u-/
Fazla örneği bulunmamaktadır.
turumtay “doğan” DTKırg/ 15/463, 5.5/13, 5.5/14 (~Mog. torumtay “erkek doğan” MTS/1277)
Ünlü Genişlemesi
/-i/ > /-e/
Fazla örneği bulunmamaktadır.
tameke “tütün” DTKırg/ 5.4/67. (~Mog. tamaki(n) “tütün, sigara” MTS/1196)
/-u/ > /-o/
nokto “yular” DTKırg/ 15/706. (~Mog. nogtu “yular” MTS/918)
ogo “gayet, pek” DTKırg/ 6/167. (~Mog. ogu “çok, fazla, en çok” MTS/942)
ordo “hanın karargahı, belli başlı bir adamın muhteşem obası” DTKırg/ 1/1226, 14/226, 14/230.
(~ Mog. ordu(n) “hükümdarın yaşadığı yer, saray, kamp, çadır” MTS/964)
solokoy “solak” DTKırg/ 5.2/61, 5.4/91. (~Mog. solugay “sol, sol taraf veya sol el, solak”
MTS/1125)
tolto “bıçağı sapına pekiten halkacık yahut tokacık” DTKırg/ 1/549, 5.1/234, 5.1/30. (~Mog. toltu
“ sap, bakır ya da demir kakma veya kabartmalarıyla süslü bıçak sapı, kılıç kını” MTS/1268)
bosogo “kapı çerçevesi, eşik” DTKırg/ 13/197, 15/84, 15/369. (~Mog. bosug-a “eşik, kapı eşiği”
MTS/196)
boto~botoy “bir yaşında olan deve yavrusu, süt emen deve yavrusu” DTKırg/ 12/83, 7/36, 7/93.
(~Mog. botugu(n) “bir yaşındaki yavru deve, deve yavrusu” MTS/197)
/-ü-/ > /-ö-/
sülöösün “vaşak” DTKırg/ 5.1/282. (~Mog. silügüsü(n) “kara kulak, vaşak” MTS/1098)
bödönö “bıldırcın” DTKırg/ 1/669, 5.3/81. (~Mog. büdüne “bıldırcın”MTS/233)
bökön “iri bir nevi karaca” DTKırg/ 3/40. (~Mog.böküng “antilop, ceylan, ahu” MTS/204)
Page 11
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca…
1845
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
Ünsüz Değişmeleri
Süreklileşme
Eski Türkçe ve Moğolca kelimelerde üç sesten ya da iki sesten oluşan ses gruplarında iki ünlü
arasında yer alan /ġ/ art damak ünsüzü ile /g/ ön damak ünsüzünün süreklileşmesiyle genel Kırgız
Türkçesinde uzunluk meydana gelmektedir14.
N.Poppe, Eski Moğolcada iki ünlü arasında bulunan /g/ ve /ġ/ ünsüzlerinin Orta Moğolca
döneminde düşürüldüğünü, Yeni Moğolcada ise bu ünsüzlerin bulunduğu vokallerin bir uzun vokal
halinde büzüştüğünü belirtir (örn. ula < aula < aġula “dağ”)15. Kelimelerin Moğolca kullanımında iki ünlü arasında ve son sesteki arka damak /ġ/ ünsüzünün sızıcılaşıp düşmesi olayı, DTKırg. Türkçesindeki kelimelerde ikincil uzunluklar olarak karşımız çıkar. baatır “bahadır, kahraman, cesur” DTKırg/1/100, 1/111, 1/119 (~Mog. bagatur “bahadır, kahraman, cesur, yiğit” MTS/108) saadak “sadak, okluk” DTKırg/ 9/96. (~Mog. sagadag “kubur, ok kuburu, tirkeş” MTS/1020) saamal “henüz tahammur etmeyen taze kımız” DTKırg/ 1/1332. (~Mog. sagamal “sağmal, süt veren” MTS/1021) karool “bekçilik, karakol; nişangah” DTKırg/ 6/57. (~Mog. haragul “karakol, gözcü, nöbetçi” MTS/1439) uloo “umumi bir mükellefiyet olmak üzere, yolculara verilen binek veya yük hayvanı” DTKırg/ 1/351. (~Mog. ulag-a(n) “ulak atları, yedek atlar” MTS/1340) şıltoo “bahane, sebep” DTKırg/ 1/519. (~Mog. siltag “bahane, gerekçe, sebep” MTS/1096) Moğolcadaki iki ünlü arasındaki ön damak /g/ ünsüzünün düşmesiyle yine DTKırg. Türkçesinde ikincil uzunluk oluşur: ker “koyu doru (at donu)” DTKırg/ 15/232, 15/425, 5.5/4. (~Mog. keger “kestane rengi, kır (at)” MTS/706) ceerde “kızıl, al” DTKırg/12/23, 15/220, 15/489. (~Mog. cegerde “kızıl, kırmızı, kızıl kahverengi” MTS/1612) Süreksizleşme Kelimelerin ortasında veya sonunda yer alan bazı ünsüzler ya tonlu ya da tonsuz karşılıklarına dönüşerek Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde değişime uğramıştır. /h-/>/k-/; /-h-/>/-k-/
Ön damak /k/ ünsüzü DTKırg. Türkçesinde varlığını korurken bu kelimelerin Moğolca
kullanımında arka damak /h/ ünsüzünün damaksılaşarak /k/ ünsüzüne dönüştüğü görülmektedir. Bu
durum, DTKırg. Türkçesine Arapça ve Farsçadan geçmiş kelimelerde de kendini göstermektedir.
aska “yanaşılmaz, yüksek, kayalık dağ” DTKırg/5.3/6. (~Mog. ash-a “şist, tabaka halindeki kaya”
MTS/92)
kabırga “kaburga” DTKırg/ 13/31, 12/112, 13/29. (~Mog. habirg-a(n) “kaburga kemiği, böğür”
MTS/1384)
14 Hülya Kasapoğlu Çengel, Kırgız Türkçesi Grameri Ses ve Şekil Bilgisi, Ankara, 2005, s. 45; Mustafa Öner,
Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Ankara, 1998, s. 6.
15 N. Poppe, Moğol Yazı Dilinin Grameri, (Çev.: Günay Karaağaç), İzmir, 1992, s.1-3.
Page 12
1846
Gülsine UZUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
kan “han, hükümdar” DTKırg/ 14/335. (~Mog. han “han, kral, bey” MTS/1429)
karak~karek “gözbebeği, göz” DTKırg/ 15/435, 15/143, 15/139. (~Mog. harag-a(n) “görüş,
görme, görüntü”MTS/1438)
karañgı “karanlık, zulmet” DTKırg/ 1/602, 3/9, 6/100. (~Mog. harangguy “karanlık, koyuluk,
alaca karanlık” MTS/1442)
karçıga “atmaca” DTKırg/ 1/1182, 14/11, 14/51. (~Mog. harçagay “şahin, doğan” MTS/1444)
karool “bekçilik, karakol; nişangah” DTKırg/ 6/57. (~Mog. haragul “karakol, gözcü, nöbetçi”
MTS/1439)
kuda~kudaa “dünür” DTKırg/ 14/307, 14/15, 14/17. (~Mog. huda “dünür” MTS/1511)
kuduk “kuyu” DTKırg/ 1/296. (~Mog. huddug “kuyu” MTS/1513)
taka “nal” DTKırg/ 12/7, 12/89, 12/9. (~Mog. tah-a “nal” MTS/1217)
Tonsuzlaşma
/-g-/>/-k-/; /-g/>/-k/
Söz içindeki ve söz sonundaki ön damak /g/ ünsüzü tonsuzlaşarak DTKırg. Türkçesinde /k/
ünsüzüne dönüşmektedir:
keşik “talih” DTKırg/ 5.1/58. (~Mog. kesig “iyi şans veya iyi talih” MTS/733)
belek “hediye” DTKırg/ 14/101, 14/103, 14/106. (~Mog. beleg “armağan, hediye” MTS/156)
bürküt “karakuş” DTKırg/ 15/317, 15/377, 15/48. (~Mog. bürgüd “kartal, altın kartal” MTS/239)
/-g-/>/-k-/; /-g/>/k-/
Söz içindeki ve söz sonundaki arka damak /g/ ünsüzü DTKırg. Türkçesinde /k/ ünsüzüne
dönüşmektedir:
argımak “cins, asil at” DTKırg/1/846, 5.1/114, 13/325. (~ Mog. argamag “iyi yarışacak veya
binilecek at,saf kan at, soylu at” MTS/83)
ayak “fincan, çanak” DTKırg/6/47, 1/827. (~Mog. ayag-a(n) “bardak, çanak, tas, yemek tabağı”
MTS/37)
ınak “yakın dost” DTKırg/ 14/186, 14/190. (~Mog. inag “sevgili, çok sevilen, seven, arkadaş,
yoldaş” MTS/654)
karak~karek “gözbebeği, göz” DTKırg/ 15/435, 15/143, 15/139. (~Mog. harag-a(n) “görüş,
görme, görüntü”MTS/1438)
kuduk “kuyu” DTKırg/ 1/296. (~Mog. huddug “kuyu” MTS/1513)
makta- “övmek, methetmek” DTKırg/ 7/119, 7/151, 7/61. (~Mog. magta- “methetmek, övmek”
MTS/812)
nokto “yular” DTKırg/ 15/706. (~Mog. nogtu “yular” MTS/918)
saadak “sadak, okluk” DTKırg/ 9/96. (~Mog. sagadag “kubur, ok kuburu, tirkeş” MTS/1020)
solokoy “solak” KS/659; DTKırg/ 5.2/61, 5.4/91. (~Mog. solugay “sol, sol taraf veya sol el, solak”
MTS/1125)
tokto- “durmak, kesilmek, dinmek” DTKırg/ 1/1371, 6/111, 6/191. (~Mog. togta- “durmak,
dinmek, istirahat etmek” MTS/1257)
Page 13
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Yer Alan Türkçe ve Moğolca…
1847
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
/-d/ > /-t/
Fazla örnek bulunmamaktadır.
bürküt “karakuş” DTKırg/ 15/317, 15/377, 15/48. (~Mog. bürgüd “kartal, altın kartal” MTS/239)
Diğer Ses Değişmeleri
/s-/ > /ş-/; /-s-/ > /-ş-/
Kelimelerin Moğolca kullanımında genellikle /i/ ünlüsünden önce yer alan /s/ ünsüzünün Doğu
Türkistan Kırgız Türkçesinde /ş/ ünsüzüne dönüştüğü görülmektedir.
şıltoo “bahane, sebep” DTKırg/ 1/519. (~Mog. siltag “bahane, gerekçe, sebep” MTS/1096)
şumkar “sungur (kuş)” DTKırg/ 1/735, 1/90, 14/337. (~Mog. singhur “şahin, doğan” MTS/1104)
keşik “talih” DTKırg/ 5.1/58. (~Mog. kesig “iyi şans veya iyi talih” MTS/733)
köşögö “perde” DTKırg/ 14/505. (~Mog. kösige(n) “perde” MTS/780.
Ortak Kelimelerin Türkçe Eklerle Kullanımı
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde Moğolca ile ortak olan kelimelerde yapım ve çekim eklerinin
damak uyumuna girdiği görülmektedir. Kalın sıralı kelimelere uygun kalın sıralı ekler, ince sıralı
kelimelere ise uygun ince sıralı ekler gelmiştir.
alıstık “uzaklık”; botoluu “yavrulu deve”; çıdamsızdık., “sabırsızlık, tahammülsüzlük”; erkele-
“sımartmak, nazlandırmak”; erkelet- “sımartmak”; erkeletüü “nazlandırma”; erkelik “sımarıklık”;
esendik “esenlik, sağlık”; imeril- “dönmek”; kabırgaluu
“kaburgaları gelismis olan”; baatırlık
“bahadırlık, kahramanlık”; karañgılık “karanlık”; kudala- “evlenmek, dünür olmak”; kudalas- “dünür
olmak”; maktan- “övünmek”; maktoo “övgü, övme”; ordoluu “oba sahibi, çok çocuk sahibi olan”;
orundas- “yerlesmek”; orunduu “yerinde olan, makul”; toktot- “durdurmak”; mergendik “avcılık”; östür-
“büyütmek, yetistirmek”; suroo “sorgu, sorusturma”.
SONUÇ
Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinden derlenen metinlerde tespit edilen Moğolca ve Türkçe ortak
kelimelerin Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde bir takım ses değişimlerine uğradığı görülmektedir.
Örneklerin azlık ve sıklık derecesine göre bazı değişimlerin düzenli olduğunu düşünsek de (örneğin Doğu
Türkistan Kırgız Türkçesine Arapçadan ve Farsçadan geçen alıntı kelimelerde de sıklıkla karşılaştığımız
/h/ sesinin /k/ sesine dönüştüğü gibi Moğolca ile ortak olan kelimelerdeki /h/ sesinin de /k/ sesine
dönüşmesi; /g/ > /k/ değişimi; /e/ > /ö/ ünlü genişlemesi; /u/ > /o/ ünlü yuvarlaklaşması vs.) bu ses
olaylarının düzenli değişimler olduğu konusunda kesin bir sonuç çıkarmanın doğru olmayacağı
görüşündeyiz. Ama söz varlığı açısından Doğu Türkistan Kırgız Türkçesinde ve Moğolcada anlam ve
yapı olarak bir çok müşterek kelime olduğunu görmekteyiz. Ancak bu kelimelerin hangi dilden diğerine
geçtiği hususu başka bir çalışmanın konusudur.
KISALTMALAR
DTKırg.
: Doğu Türkistan Kırgız
KS
: Kırgız Sözlüğü
Moğ.
: Moğolca
MTS
: Moğolca Türkçe Sözlük
Tk.
: Türkçe
Page 14
1848
Gülsine UZUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
KAYNAKÇA
ABDULLAYEV Elövset Zakiroğlu, “Azerbaycan-Moğol Dil İlişkileri”, TDAY-Belleten 1987, Türk Dil
Kurumu Yay., Ankara, 1992, s. 1.
AHSIKENDİ Seyfettin, İzleçeniya iz “Macmu’atü’t Tavarih” perev. Vved.ikomm., V.A. Romadika-
Materialı fonda rukopisey İns. Lit. İ İskusstva NAN RK, inv, Nu: 5254.
ASANALIOĞLU C., “Kıtay İzildöölöründögü Kırgız Tarıhı”, Kırgız Bilim Akademisi Arşivi, M 2, 1005.
ÇENGEL Hülya Kasapoğlu, Kırgız Türkçesi Grameri Ses ve Şekil Bilgisi, Akçağ Yayınları, Ankara,
2005.
GÜL Bülent, “Moğol Atasözleri”, Türkbilig-Türkoloji Araştırmaları, Hacettepe Üniversitesi Yay.,
Ankara, 2003.
GÜLENSOY Tuncer, “Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Topçi’nin Türk Dili ve Kültür Tarihi Açısından
Değerlendirilmesi”, TDAY - Belleten 1986, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1988, s. 26.
KARAAĞAÇ Günay, Moğolca Türkçe Sözlük (Ferdinand, D. Lesssing, Mongolian-English Dictionary,
Bloomington, 1995’in çevirisi) Cilt I-II, TDK, Ankara, 2003.
LİGETİ L., “Kırgız Kavim İsminin Menşei”, Türkiyat Mecmuası, C. 1, İstanbul, 1925, s. 235-236
MALOV S. E., Pamyatniki Drevnetyurskoy Pismennosti, Moskva-Leningrad 1951, s. 417.
MORGAN David, The Mongols, Blackwell Puplishing, 1990.
ÖNER Mustafa, Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1998.
PETROV K. İ., “K Etnologii Termina ‘Kırgız’”, SE, No: 2, Moskva 1964, s. 81, 94.
POPPE Nicholas, Moğol Yazı Dilinin Grameri, (Çev.: Günay Karaağaç), Ege Üniversitesi Basımevi,
İzmir, 1992.
TEMİR Ahmet, “Moğolca ile Türkçe İlişkileri”, TDAY-Belleten 1989, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara,
1994, s. 295.
TUNA Osman Nedim, “Osmanlıcada Moğolca Ödünçleme Kelimeler”, Türkiyat Mecmuası, Cilt 17,
İstanbul, 1972, s. 209.
UZUN Gülsine, Doğu Türkistan Kırgızlarından Derlenmiş Metinler (Gramer-Metin-İndeks), Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 2006.
YUDAHİN K.K., Kırgız Sözlüğü, (Çev.: Abdullah Taymas), C. I-II, Türk Dil Kurumu Yayınları,
Ankara, 1988.
ZHENHUA Muhammed Hu, Keerkezıyu Jianzhı (Kırgızcaya Giriş), Millet Yayınevi, Pekin, 1986.

MOĞOLCA TÜRKÇE SÖZLÜK

0yorum
MOĞOLCA-TÜRKÇE SÖZLÜK

Aga Büyük kardeş................Aga

Bağatur Yiğit kahraman................Bahadır

Baraku Bitiş................Varık varılan yer-bitiş

Bicikü Yazı................Biçik biçilmiş

Bide Biz-bize................ Biz

Bolku Olmak ................ Olmak

Bükün................Bütün

Çağ Zaman................Çağ Binyılzaman

Çeçek................Çiçek

Çerig................Çeri

Dağaku................Dayanmak

Dörben................Dört

Eke Anne................ Eke Kraliçe-abla

Ekin Başlangıç................Erken

Elçi................Elçi

Em İlaç................Em İlaç çare

Ere Adam-Koca................Er

ErteErken................ Erte Tan vakti-Sonra

Ğal Ateş ................Yal/yalazAteş-kor

ĞaslangAcı keder .............Yaslanmak Yas tutmak

Ğoul Nehir ana- temel................ Yol yol

Gedergü................Geri

Gem Hata yanlış......Gem Atların ağzına vurulan demir

Ger Çadır ................Ger Germek

İnu o onu ................Onu

Cida Kargı mızral................Çıta

Cicik küçük................Küçük-cücük-cicik

Cil yıl................Yıl

Keseg parça................Kesik kesilmiş

Kicağar Sınır - ................kenar

Kiling................Kin

Kirtükü................Kirletmek

Kögegekü ................Kovalamak

Köke Gök mavi ................Gök

Küçün ................Güç

Kümün adam................Kimse

Minü................ Beni

Modun ağaç................Odun

Obuğ kabile ............Oba Çadır baraka yerleşimi

Obuğa................Öbek

Ordu kamp-saray................Ordu

Oron Yer-ülke ................Orun Özel yer makam

Kada................Kaya

Kağan................ Kağan

Kamuğ hepsi................Kamu halk

Kan ................Han

kara ................Kara



Karangkui ................Karanlık

Katağu ................Katı

Konin ................Koyun

Sağuku Oturmak yasamak..........Sağlık

Sang gömü-hazine ................Saklı

Sayın Iyigüzel ................Sayın saygın

Sayigan Güzel ................Saygın Sayılan

Serigün sakin................Sakin

Sula ................Salmak

Sumu Ok ................Süngü

Sün ................Süt

Sıkagu................ Sıkmak

Sira................ Sarı

Tala................ Tarla

Tamağa................ Damga

Taniqu................ Tanık

Tataqupul ................Tatak kir

Temür................ Demir

Tingri gök................Tanrı

Toğusun................ Toz

Tosun ................Tosun

Töb merkez ................Top-Küre-Toplantı yeri

Törü yönetim yönetmek................Töre

Törükü doğmak doğmuş................Türük-Türk

Tuğ................Tuğ

Tümen On bin ................Tümen On bin- Büyük küme

Ulus................ Ulus

Urtu................ Uzun

Urğakement................Urgan

Usun................ Su

Üde................ Öğle

Ünye................İnek

Üretohum-ürün................Ürün Tohum ürün

Üye Ek yeri eklem................Üye aza

YağDoğru tam olarak..........Ya Tamam üstelik

Yara................Yara









abaga “amca”, 5-a

açi “yegen”, 40-b

ada “cin, seytan”, 40-a

adag “ayak, bacak”, 45-a-b

adagay “dünyalik baglilik”, 47-b

agsum “öfke”, 95-a

agula “dag”, 126-b

ay- “korkmak”, 274-b, 582-a*

ail “çevrilen”, 83-b



airag “ayran”, 276-a

ajira- “ayrilmak”, 66-b

ajirga “damizlik at”, 47-b

al “al renk”, 120-b

albagud “konular”, 128-b

altan “altin”, 131-a

alaga “aya”, 267-a

amarag “sevgili”, 163-a

amta- “tatmak”, 449-b

amur “baris”, 160-b

amurli- “baris içinde olmak”, 161-a

amura- “dinlenmek”, 163-b

anda “kan kardesi”, 380-b

ang “av”, 166-a

angçi “avci”, 173-a

anggir “ördek”, 176-a

angna- “avlamak”, 186-a

aqa “agabey”, 100-b (170-a)

arbis “bilgi”, 199-a

arça “ardiç”, 204-a

argali “argali koyunu”, 216-b

arslan “aslan”, 238-a

[asara-] “dikkat etmek”, 810-a

asig “kazanç”, 244-b

ata (atan) “igdis deve”, 60-a

atar “ekilmemis topraklar”, 73b

ayaga “kadeh, çanak”, 270-a

ayaga tekimlig “saygi deger”, 270-a

baçag “oruç”, 293-b

badar “dilenci çanagi”, 307-a

bagana “sütun”, 316-a

bagatur “bahadir”, 313-b

bagsi “hoca”, 321 a-b

balgasun “kasaba, sehir”, 335-b/336-a

pars “pars”, 368-b

basa “sonra”, 371-b

beçin “maymun”, 295-b

beke “mürekkep”, 766-a

belçir “kavsak”, 334-a

beleg “armagan”, 338-b

belge “iz, gösterge”, 340-a

bere “dernek”, 355-b

berke “güç”, 361-b

besereg “kirma, melez”, 184-a, 421-a

biçi- “yazmak”, 299-b, 984-a

bider “örnek”, 310-a

biragu “buzagi”, 391-a

boguni “asagi”, 322-a

bor “sarap”, 354-a



boru “boz”, 388-b

botugun “genç deve”, 299-a

böge “kam”, 324-b

böke “güresçi”, 324-b

bögere “böbrek”, 328-a

bögse “but, kalça”, 329-a

bugu “erkek geyik”, 312-a, 812-a

bugura “erkek deve”, 317-b

bulgan “samur”, 752-b

buyan “sevap”, 386-a

büdekire- “karanlikta yesermek”, 307-

büdüne “bildircin”, 309-a

büyi- “dans etmek”, 300-b

bülüg “bölüm, ayrim”, 339-b

bürge “pire”, 362-b

bürgüd “kartal”, 649-a

çag “zaman”, 403-b/404-a

çagan “ak”, 471-b

çeçek “çiçek”, 400-b

çerig “ordu”, 429-a

çike “dogru”, 475-b

çilagun “tas”, 557-a-a

çirai “yüz”, 983-a

çöl “çöl”, 417-b, 420-a

dabaga “geçis”, 441-b

dabçi “yapçi”; dabkur “muhkem”, 871-

dagagan “iki yasar tay”, 874-b

dagaki “daginik saç”, 874-b

dagari “çuval”, 471-b

dain “savas”, 898-a

dalai “deniz”, 502-a

dalu “kürek kemigi”, 489-a, 491-b

daku “gocuk”, 898-b

darqan (san), 540-a

dayir “yagiz”, 909-a

del “yel”, 916-b

doliya- “yalamak”, 926-b

dugulga “tolga”, 469-a, 977-b

düri “yüz, biçim”, 546-b

eçige “baba”, 20-a

ed “mal”, 33-b

egeçi “abla”, 100-b

egel “ortak”, 106-a

ejei “anne”, 169-b

eyen “üstat”, 20-a, 41-a

eleg “küçümseme”, 142-a

edrem “erdem”, 206-b

erdeni “elmas”, 212-a

ereseg “er delisi”, 237-b



erke “erk”, 220-b

Erlig kagan [erte çag-da]

[erte çag-da] “eski zamanda”, 203-a

gubçigur “vergi”, 843-b

gurguul “sülün”, 820-b

-gerü “geriye”, 736-b

gkir “kir”, 735-a

gölüge “enik”, 753-b

ide- “yemek”, 869-b

idugan “kamlik”, 324-b

ikere “ikiz”, 119-b

ilere- “belirmek”, 150-a

imagan “keçi”, 158-a, 937-a

inag “dost, arkadas”, 182-b

inder “kürsü”, 206-a

ingyi “çeyiz”, 173-a

irbis “pars”, 199-a

irge “koç”, 221-a

irva “fal”, irvci “falci”, 197-a

itelgü “dogan”, 470-b

jada “yagmur tasi”, 883-a

jagan “fil”, 940-a

jam “yol”, 933-b

jaka “yaka, kiyi”, 898-a

jargu “yargi”, 963-b

jarlig “yarlik”, 966-b

jasa- “yapmak, baglamak”, 974-a

jasag “yasak”, 529-b, 974-a

jegerde “yagiz”, 914-a

jegere “ceylân”, 914-a

jigar “yipar”, 878-b

jige “yegen”, 912-b

jil “yil”, 917-a

jilbi “büyü”, 919-b

jirga- “hoslanmak”, 217-b

jiru- “yarmak, çizmek”, 984-a

jirüken “yürek”, 965-a

jorçi- “ilerlemek”, 959-a

joba- “aci çekmek”, 872-a

jogdur “deve tüyü”, 899-a

jud “yut, kitlik”, 833-b

jula “isitici”, 919-a

kebid “dükkân”, 688-a

kebtegül “gece bekçisi”, 539-b

kele- “konusmak”, 716-b

kenggerge “davul”, 690-b

kenje1 “arik”, 727-b

kesig “döndürmek, iyi baht”, 759-a

kesigtü “nöbetçi, gözcü”, 759-a-b



kiçi “hardal”, 590-b

kira “bayir”, 641-b

kiragu “kiragi”, 656-b

kirgagul- bk. gurguul.

kirgui “dogan”, 654-b

kirsa “tilki”, 663-b

köbege “küpe”, 687-b

kögerge “davul”, “köprü”, 690-b

kökülte “süt anne”, 160-a, 732-b

kömel “dag sogani”, 691-b

kömüldürge “gögüs kayisi”, 722-b

kömüsge “kas”, 669-b

kösige “perde”, 753-b

küçün “güç”, 693-a

küji “günnük, tütsü”, 695-a

küli- “baglamak, sikistirmak”, 753-a

kürene “gelincik”, 761-b

küreng “kahverengi”, 761-b

kürgen “güveyi”, 703-a

magta- “övmek”, 137-b, 138-a

malur “porsuk”, (colloq. manu:l), 767-a

maral “geyik”, 812-a

marta- bk. umartamanglai “alin”, 147-b

minggan “bin”, 346-b

möndür “dolu”, 491-b

möngke “sonsuz”, 350-b

mören “irmak”, 120-a, 245-a, 551-b

nasun “yas, yasam”, 975-b

nidurga “yumruk”, 469-a, 892-b

nigur “çehre”, 983-a

nilbusun “gözyasi”, 932-a

nogta “yular”, 932-a

nogusun “odun, asagi2”, (GT

nunggasun), 941-b tepe

nom “yasa, kitap”, 777-b

nökür “yoldas”, 774-a

obuga “oba”, 5-b2 Bir yanlislik olmali. yün. [Ç.]

ordu “karargâh, saray”, 203-a

orun “taht, yer”, 233-a

orungga “yer, daire”, 236-a

osul “ihmal”, 247-a

otaçi “hekim”, 44-a

öbüge “büyük baba”, 451-b

öçi- “söylemek”, 51-a

öregesün “diken”, 228-a

ös- “bitki büyümek”, 241-a

ötege “ayi”, 45-b

qabirga “kaburga”, 272-a

qabqag “örtü”, 584-a



qada “kaya”, 674-b

qagan (qan) “han, kagan”, 483-a, 611-a, 630-a

qaiçi “makas”, 582-a

qalaga- “yakmak”, 617-b

qalqa “kalkan”, 621-a

qana- “kanamak”, 634-a

qara “yagiz”, 643-b

qara- “bakmak”, 645-b

qaraçagai “dogan”, 397-a, 654-b

qaraçu “ortakçi”, 647-b

qaragana “Caragana surubu”, 657-b

qarangui “karanlik”, 662-b

qari “yabanci”, 644-b

qarsi: “karsi”, 663-b, “saray”, 664-a

qasang “tembel”, 673-b

qatari- “kosmak”, 603-b

qobuga “kova”, 593-b

qobugur “bosluktan çikmak”, 586-b

qonin “koyun”, 631-a

qonug “dari”, 637-a

qonggur “doru, kestane”, 639-b

qor “titremek”, 642-b qorçu (GT Sözl.67), “yay tasiyan, Khorchin”, 83-a

qorguljin “kursun”, 656-b

qoriya “zarfa konulan sey”, 652-b

qorum (Qara -qorum’da oldugu gibi)660-a

quça “koç”, 592-a

quda “dünür, hisim”, 380-b

qudug “kuyu”, 598-b

qudurga “kuyruk”, 604-a

qugur “çalgi, ut”, 588-b

quiqa “kafatasi derisi”, 676-b

qula “açik kahverengi”, 622-b

qulan “yaban esegi”, 622-b

qurça “keskin, hizli”, 647-a

quragan “lâmba”, 681-a

qurud “kurut peyniri”, 648-a

quvarag “cemaat”, 585-a

quyag “zirh”, 676-a

saga- “sagmak”, 804-b

sagadag “okluk”, 752-b

sandura- “utanmak, sasirmak”, 837-a

sebke “çil, sivilce”,

serke “keçi”, 850-b

sigürde- “süpürmek”, 791-b

sigür[ge] “süpürge”, 792-b

sijir “altin aritmak”, 802-a

siltagan “sebep”, 494-a

silükei “salya akitmak”, 953-b

simda- “acele etmek”, 828-b



singgu- “sinmek”, (krs. too singge-“çimmek”), 422-a

singqur “dogan”, 397-a, 838-a

sira “sari”, 848-a

solugai “sol”, 826-a

songgina “sogan”, 812-a

soqur “kör”, 480-b

sori- “denemek”, 844-a

soru- “emmek”, 843-b

soyurqa- “timar vermek”, 556-a

sögüd- “diz çökmek”, 820-a

suburgan “torba”, 792-b

sura- “sormak”, 844-a

surag “sorusturma”, 848-b

satu “merdiven”, 867-a

taisi “sehzade”, 570-a

takiya “tavuk”, 468-b

tala- “yagmalamak”, 492-a

tamga “damga”, 504-b, 505-a;

tamgaçi, 505-b

tangsug “harika”, 525-b

tarag “eksimik”, 528-a

tariyaçi “ekinci”, 541-b

tarqa- “dagitmak”, 529-a

tauli “tavsan”, 447-a

tavar “mallar”, 442-b

tebsi “tepsi”, 445-b

temege “deve”, 447-b

temür “demir”, 508-a

tengri “Tanri”, 523-b

togta- “kurmak”, 518-a

togudag “toy kusu”, 449-b

togus “tavus”, 941-a

togusun “toz”, 463-b

toin “rahip”, 569-a

tonu- “soymak”, 517-b

toqum “keçe eyer ”, 470-b

torga “ipek”, 539-a

torgai “turgay”, (Muqaddimat), 541-b

torqaru “aslâ”, 542-a

torumtai “dogan”, 550-b

tölü- “ödemek”, 492-b

törü “töre”, 531-b

törü- “türemek”, 533-a

tug “bayrak”, 464-a

tugurga “keçe tezgâhi”, 473-b

tulum “tulum”, 500-a

tura “kale, istihkâm”, 531-a

turgagud “günlük saat”, 539-b

tusa “kazanç”, 555-a



tusqu “yolluk”, 573-b

tuturgan “pirinç”, 460-b

tümen “on bin”, 507-b

uçira- “karsilasmak”, 67-b

ugurga (urga) “kement”, 90-b, 93-a

ulaga “savas ati”, 136-a

ulus “ulus”, 152-b

umarta- “unutmak”, 179-b

uqa- “avlamak”, 77-b

üker “öküz”, 120-a

ümen “yengeç, vb.”, 231-b

üre “ürün”, 233-b

üyer “sel”, 119-b

yara “yara”, 376-a

yatugan “tembel, vb.”, 887-b<

moğolca ve türkçede fiil-tamlayıcı ilişkileri

0yorum
http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s20/ersoy.pdf dosyasının html sürümüdür.
G o o g l e taradığı belgelerin otomatik olarak html sürümlerini oluşturur.
Page 1
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 81
Moğolca ve Türkçede Fiil-Tamlayıcı lişkileri*
The Valence In Mongolian And Turkish
Feyzi ERSOY**
Özet
Bu çalışmada, Türkçe ve Moğolca karşılaştırılmasında daha önce pek kullanılmamış olan fiil-
tamlayıcı ilişkisi üzerinde durulmuştur. İki dili mukayese denemeleri daha çok Eski Türkçe ve
Eski Moğolca esas alınarak yapılmış olsa da bu çalışmada Çağdaş Moğolca ve Türkiye Türkçesi
esas alınmıştır. Çalışmada, öncelikle her iki dildeki hâl kavramı üzerinde durulmuştur. Sonra-
sında Amerikalı dil bilimci Morris Swadesh’in iki yüz kelimelik temel kelime listesinden seçti-
ğimiz on altı fiil ile bunlara ilave ettiğimiz üç fiilden oluşan toplam 19 fiil ele alınmış ve her iki
dilde fiillerin aldıkları tamlayıcılar gösterilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler
Türkçe, Moğolca, fiil-tamlayıcı

Abstract
In this study, the main focus is on valence which has not been used in the comparasion of
Turkish and Mongolian languages before. Though the earlier attempts to compare the two
languages were based on ancient Turkish and ancient Mongolian, this study has been based on
Modern Mongolian and Turkey Turkish. In the study main emphasis has been based on the
cases. Then among 19 verbs, sixteen of which have been choosen from American phylologist
Morris Swadesh’s word list (200 word), it has been attempted to show the valence in the two
languages.

Key Words
Turkish, Mongolian, valence
**
Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü.
Page 2
82 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Altayistik çalışmalarında Moğolca ve Türkçenin ayrı bir yeri vardır. Bu iki
dil arasında, başta Ramstedt ve Poppe olmak üzere araştırmacılarca pek çok ses
ve yapı benzerlikleri ortaya konulmuştur. Mevcut benzerliklerin bir köken ak-
rabalığının mı yoksa karşılıklı ilişkilerin mi neticesi olduğu hususu Altayistler
arasında tartışılmaktadır.
Bu çalışmada, iki dilin karşılaştırılmasında daha önce pek kullanılmamış
olan fiil-tamlayıcı ilişkisi üzerinde durulacaktır. İki dili mukayese denemeleri
daha çok Eski Türkçe ve Eski Moğolca esas alınarak yapılmış olsa da bu çalış-
mada Modern Moğolca ve Türkiye Türkçesi esas alınacaktır. Burada “Moğolca”
ile Modern Moğolca kastedilmiştir.
Araştırmacılar, Türkiye Türkçesi için hâl eklerinin sayısını 5 ila 9 arasında
vermişlerdir (Kahraman 1997: 5). Moğolcada ise hâl eki ve hâl kavramı için
“tiyn yalgal” terimi kullanılmakta olup; C. Tömörtseren (1966: 90–98), C. Bayan-
san-Ş. Odontör (1995: 238–239), P. Byambasan (1997: 222–232), R. Kullmann-D.
Tserenpil (2001: 78–100), L. Tserençunt-S.Leuthy (2002), Ts. Önörbayan (2004:
133) gibi araştırmacılarca hazırlanan gramer kitaplarında ittifakla Moğolcada
sekiz hâl ekinin varlığından bahsedilmektedir. Moğolcadaki hâl eklerinde görü-
len önemli bir özellik, bulunma ve yönelme fonksiyonunun aynı ekle ifade edi-
liyor olmasıdır. Moğolcadaki hâl ekleri şu şekildedir:
1. Nerlehiyn tiyn yalgal
(Yalın hâl)
Ø
2. Har’yaalahın tiyn yalgal (İlgi hâli)
+n, +ı, +ın, +iy, +iyn
3. Ögöh orşihın tiyn yalgal (Yönelme-Bulunma hâli)
+d, +t
4. Zaahın tiyn yalgal
(Yükleme hâli)
+g, +ıg, +iyg
5. Garahın tiyn yalgal
(Uzaklaşma hâli)
+aas, +ees, +oos, +öös
6. Üyldehiyn tiyn yalgal
(Vasıta hâli)
+aar, +eer, +oor, +öör
7. Hamtrahın tiyn yalgal
(Birliktelik hâli)
+tay, +tey, +toy
8. Çiglehiyn tiyn yalgal
(Yön Gösterme hâli)
+ruu, +rüü, +luu, +lüü
Son yıllarda, fiil-tamlayıcı ilişkisi üzerinde ülkemizde çeşitli çalışmalar ya-
pılmıştır. Almanca sözlüklerdeki “valenz”, İngilizce sözlüklerdeki “valence”
terimi için Berke Vardar ve Esin İleri “Birleşim değeri”, Engin Uzun “durum
belirleyici”, Tahir Kahraman “durum ekli tamlayıcı”, Mustafa Uğurlu ise “is-
tem” terimini kullanmışlardır. Leylâ Karahan “Fiil-Tamlayıcı İlişkisi Üzerine”
adlı çalışmasında fiilleri “tamlayıcılı fiiller” ve “tamlayıcısız fiiller” diye ikiye
ayırmış, geçişlilik-geçişlilik dışında başka sınıflandırmaların da yapılabileceğini
Page 3
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 83
ifade etmiştir (Karahan 1997: 211, 213). Gülsev Sev de “Etmek” fiiliyle yapılan
birleşik fiilleri ve aldıkları tamlayıcıları ele aldığı çalışmasında Karahan’la he-
men hemen aynı metodu kullanmış; sınıflandırmasını “tamlayıcı almayan birle-
şik fiiller”, “tek tamlayıcılı fiiller”, “iki tamlayıcılı fiiller”... gibi başlıklar vererek
yapmıştır (Sev 2001: 451).
Çalışmamızda ele aldığımız fiiller, Amerikalı dilbilimci Morris Swadesh’in
iki yüz kelimelik temel kelime listesinden1 seçtiğimiz on altı fiil ile bunlara ilave
ettiğimiz üç fiilden (bin-, sev-, sor-) oluşmaktadır. İnceleyecek olduğumuz top-
lam on dokuz fiil, aynı zamanda yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünde de
ilk elli sırada bulunmaktadır. Seçilen fiillerin köken olarak aynı olup olmaması
fiillerin seçiminde kıstas olarak alınmamıştır. Fiiller için Moğolcadan verilen
örneklerin tamamı Modern Moğolcanın gramer kitaplarından ve bazı hikâye-
lerden fişlenmiştir. Türkçe fiilleri esas alıp alfabetik sıraya göre dizdiğimiz fiil-
ler ve bu fiillerin her iki dilde aldığı tamlayıcılar şu şekildedir:
1. bil- (mede-, tani-)
Türkiye Türkçesinde “bil-” fiili, “bir şey bilmek” şeklinde tamlayıcı almadan
ya da “bir şeyi bilmek” şeklinde yükleme hâli ekiyle kullanılmaktadır. Bu fiilin
Moğolcadaki karşılıkları olan “mede-” ve “tani-” fiilleri de tespit ettiğimiz ör-
neklerde tıpkı Türkiye Türkçesinde olduğu gibi ya herhangi bir tamlayıcıya
ihtiyaç duymamakta ya da yükleme hâli eki taşıyan bir tamlayıcıya ihtiyaç
duymaktadır.
Tamlayıcısız
Ta Mongol hel medeh (meddeg) üü? (MHZT, 54)
“Siz Moğolca biliyor musunuz?”
Miniy ah Yapon hel mende. (MG, 190)
“Ağabeyim Japonca bilir.”
Ter yuu ç medehgüy.(MG, 278)
“O, hiçbir şey bilmiyor.”
Tamlayıcılı (Yükleme hâli ekli tamlayıcı)
Bi tüüniy irsniyg medeegüy. (MG, 89)
1
http://www.df.lth.se/~cml/swadesh.txt
Page 4
84 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
“Onun gelmediğini bilmiyordum.”
Us hölddögiyg bid mende (meddeg). (MG, 190)
“Suyun donduğunu biz biliyoruz.”
Boldın utasnı dugaarıg medeh üü? (GKM, s. 111)
“Bold’un telefon numarasını biliyor musun?”
Ta Altangereliyg medeh üü? (MAT, s. 137)
“Altangerel’i biliyor musunuz?”
2. bin- (una-)
Eski Türkçede ve bugün bazı lehçelerde yükleme hâli ekli tamlayıcı ile kul-
lanılan “bin-” fiili, Türkiye Türkçesinde “bir şeye binmek” şeklinde yönelme hâli
ekiyle kullanılmaktadır. Moğolcada “bin-” fiilinin karşılığı olan “una-” fiili ise
bizim tespit ettiğimiz örneklerin tamamında yükleme hâli ekli tamlayıcıya ihti-
yaç duymaktadır.
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Moriyg yamar hün unadag yum? (BCIM, 155)
Ata nasıl insan biner?
Tanı moriyg unac boloh uu? (MG, 88)
“Senin atına binebilir miyim?”
Ter har moriyg unaaray. (GKM, s. 116)
“Şu siyah ata bininiz.”
3. duy- (sonso-)
Türkiye Türkçesinde “duy-” fiili daha çok “bir şey duymak” ya da “bir şeyi bi-
rinden duymak” şeklinde kullanılmaktadır. Moğolcada “duy-” fiilinin karşılığı
olan “sonso-” fiili de tespit ettiğimiz örneklerde tamlayıcı almadan veya yükle-
me hâli ekli tamlayıcı ile kullanılmaktadır. Moğolcada da fiilin uzaklaşma hâli
ekli tamlayıcı ile kullanıldığı örnekler mevcuttur.
Tamlayıcısız
Tüünees huuçin nöhdiyn tuhay olon sonin sonsov. (BCIM, 82)
“Ondan eski arkadaşları hakkında çok haber duydum.”
Page 5
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 85
Bi şönö dund haçin çime sonsov. (MAT, s. 198)
“Gece yarısı tuhaf bir ses duydum.”
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Bi tanay yuu helsniyg sonssongüy. (BCIM, 95)
“Sizin ne dediğinizi duymadım.”
Bi tüüniy irehiyg sonsoc ih bayarlav (BCIM, 75)
“Onun geleceğini duyunca çok sevindim”
Tegeed neg oroy bügdeer Dulmaa guayn duu duulahıg sonsov. (BCIM,
133)
“Sonra bir akşam hepimiz Dulma hanımın şarkı söylediğini duyduk.”
Bi tanıg helsniyg sonssongüy. (GKM, s. 113)
“Ben sizin ne dediğinizi duymadım.”
Ter yer miniy ügiyg sonsdoggüy. (MAT, s. 198)
“O, asla benim tavsiyelerimi dinlemez.”
Uzaklaşma hâli ekli tamlayıcı ile
Ta üüniyg yamar hünees sonsov? (BCIM, 49)
“Bunu kimden duydun?”
Ene tuhay çi haanaas sonsson be? (MG, 273)
“Bunu nereden duydun?”
4. düşün- (bodo-)
Türkiye Türkçesinde “düşün-” fiili, “bir şey düşünmek” ya da “bir şeyi dü-
şünmek” şeklinde kullanılmaktadır. Moğolcada “düşünmek-” fiilinin karşılığı
olan “bodo-” fiili de tespit ettiğimiz örneklerde tamlayıcı almadan veya yükleme
hâli ekli tamlayıcı ile kullanılmaktadır.
Tamlayıcısız
Margaaş tsas orno gec bi bodoc bayna. (MHZT, 39)
Yarın kar yağacağını düşünüyorum.
Page 6
86 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Bi tüüniyg bodoc bayna. (GKM, s. 109)
“Ben onu düşünüyorum.”
5. gel- (ire-)
Türkiye Türkçesinde “gel-” fiili, “bir yere gelmek” ya da “bir yerden gelmek”
şeklinde kullanılmaktadır. Moğolcada “gel-” fiilinin karşılığı olan “ire-” fiili de
tespit ettiğimiz örneklerde çoğunlukla yönelme-bulunma ve uzaklaşma hâli ekli
tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır.
Tamlayıcısız
Ter övçtey bolood önöödöör irsengüy. (BCIM, 78)
“O, hasta olduğu için bugün gelmedi.”
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Nayman tsag hagast Bilig zoçid budald irev. (BCIM, 96)
“Sekiz buçukta Bilig oteline geldi.”
Öngörsön hoyör ödör Bilig surguul’d irsengüy. (BCIM, 126)
“Geçen iki gün Bilig, okula gelmedi.”
Manay angiyn Dorc manayd irev. (MHSB, 55)
“Bizim sınıftan Dorc bana geldi.”
Bi tavan tsagt irne. (MG, 84)
“Saat beşte geleceğim.”
Ta nar Yapond hezee irsen be? (MHSB 2000, 37)
“Siz, Japonya’ya ne zaman geldiniz?”
Uzaklaşma hâli ekli tamlayıcı ile
Bid nar öçigdör üdees ömnö Yaponoos irsen. (MHSB 2000, 42)
“Biz, Japonya’dan dün öğleden önce geldik.”
Bi Londongoos irsen. (A, s. 27)
“ben Londra’dan geldim.”
Page 7
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 87
Bi gereesee irlee. (MHSB, 55)
Evden geldim.
Vasıta hâli ekli tamlayıcı ile
Ta yugaar irev? (BCIM, 60)
“Sen neyle geldin?”
Bi morior irsen. (BCIM, 60)
“Atla geldim.”
Bi end avtobusaar irsen. (MHSB, 64)
“Buraya otobüsle geldim.”
Ta hentey irev? (MHSB, 75)
“Kiminle geldiniz?”
6. gör- (üze-, hara-)
Türkiye Türkçesinde “gör-” fiili, “bir şey görmek” ya da “bir şeyi görmek” şek-
linde kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılıkları olan “üze-” ve “hara-”
fiilleri de tespit ettiğimiz örneklerde Türkiye Türkçesinde olduğu gibi tamlayıcı
almadan veya yükleme hâli ekli tamlayıcı ile kullanılmaktadır.
Tamlayıcısız
Bi öçigdör üdeş ehnerteygee kino üzsen. (BCIM, 66)
“Dün öğlen eşimle film izledim”
Temüücin tavan metr öndör mod harsan. (MG, 88)
“Timuçin, beş metre yüksekliğinde ağaç görmüş.”
Zarimdaa hagas, büten sayn ödör kino, cücig, kontsert üzdeg. (MHSB, 73)
“Bazen cumartesi, pazar günleri sinema, oyun ve konser izleriz.
Bi tend oçic neg gutal üzlee. (MHSB, 82)
“Ben oraya varıp bir çizme baktım.”
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Çi gudamcind heniyg üzev? (UMYa, 88)
“Sen sokakta kimi gördün?”
Page 8
88 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Sühbaatarın talbayd hüreed Sühbaatarın höşöög üzev. (BCIM, 96)
“Sühbatır meydanına varınca Sühbatır heykelini gördü.”
Bi tanay ar’san beeliyg üz’ye. (BCIM, 44)
“Deri eldivenlerini görmek istiyorum.”
Dorciyn şig olon hüntey aylıg bi üzeegüy. (BCIM, 133)
“Dorc’unki gibi kalabalık aileyi ben görmedim.”
Ta nad ter malgayg üzüülc ögnö üü? (BCIM, 45)
“Bana şu şapkayı gösterecek misin?”
Bi tüüniyg üzsengüy. (BCIM, 49)
“Ben onu görmedim”
Bi ter zurgiyg üzsen. (LMY, 106)
“Bu resmi gördüm.”
Bi tüüniyg ööröö harsan. (LMY, 112)
“Onu kendim gördüm.”
Çi heniyg harsan be? (MG, 87)
“Sen kimi gördün?”
Ta Boldıg harsan uu? (GKM, s. 117)
“Bold’u gördünüz mü?”
7. gül- (inee-)
Türkiye Türkçesinde “gül-” fiili, “bir şeye gülmek” şeklinde yönelme hâli
ekiyle kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “inee-” fiili ise tes-
pit ettiğimiz tek örnekte yön gösterme hâli ekli tamlayıcı almaktadır.
Yön Gösterme hâli ekli tamlayıcı ile
Ter nad ruu ineesen. (GKM, s. 111)
“O, bana doğru güldü.”
Page 9
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 89
8. iç- (uu-)
Türkiye Türkçesinde “iç-” fiili, “bir şey içmek” ya da “bir şeyi içmek” şeklinde
kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “uu-” fiili de tespit etti-
ğimiz örneklerde ya tamlayıcı almadan kullanılmakta ya da yükleme hâli ekli
tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır.
Tamlayıcısız
Aav tsay uuc bayna. (MHSB, 40)
“Babam çay içiyor.”
Ta ödört heden ayaga tsay uudag ve? (MAT, s. 264)
“Günde kaç bardak çay içersiniz?”
Ta yuu uuh ve? (MHSB, 79)
“Ne içersiniz?”
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Çi ene undaag uusan uu? (GKM, 117)
“Sen bu meyve suyunu içtin mi?”
Bi öglööniyhöö tsayg doloon tsagt uudag. (MHHSD, s. 68)
“Ben sabah çayını saat yedide içerim.”
9. otur- (suu-)
Türkiye Türkçesinde “otur-” fiili, “bir yere oturmak” şeklinde kullanılmakta
ve yönelme hâli ekli tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır. “İkamet etmek” manasın-
daki “otur-” ise “bir yerde oturmak” şeklinde bulunma hâli ekli tamlayıcıyla kul-
lanılmaktadır. Moğolcada da Türkiye Türkçesinde olduğu gibi “otur-” ve “ika-
met et-” fiilleri, aynı kelimeyle (suu-) ifade edilmektedir. Moğolcadan tespit
edebildiğimiz örneklerde fiil, yönelme-bulunma hâli ekli tamlayıcı istemekte-
dir. Moğolcada başta da belirttiğimiz gibi yönelme ve bulunma hâli için aynı
ekin kullanılması sebebiyle Türkiye Türkçesinin aksine fiilin istediği tamlayıcı,
fiilin taşıdığı manaya göre değişiklik göstermemektedir.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Conson, Ulaanbaatar zoçid buudald suuv. (BCIM, 89)
“Conson, Ulanbator oteline yerleşti.”
Page 10
90 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Ter Ulaanbaatart neg sar suna gene. (BCIM, 89)
“O, Ulanbator’da bir ay kalacakmış.”
Tend Manay angiyn Bat suudag. (MHSB, 73)
“Orada bizim sınıftan Bat oturur.
Bi hotod suudag. (GKM, s. 114)
“Ben şehirde oturuyorum.”
End suugaaray. (GKM, s. 114)
“Lütfen buraya oturun.”
10. sev- (hayrla-, durla-)
Türkiye Türkçesinde “sev-” fiili, “birini ya da bir şeyi sevmek” şeklinde yük-
leme hâli ekli tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılıkla-
rı olan “hayrla-” ve “durla-” fiilleri ise tespit ettiğimiz örneklerde Türkiye Türk-
çesinden farklı olarak yönelme-bulunma hâli ekli tamlayıcıya ihtiyaç duymak-
tadır.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Ta üünd durtay yuu?” (BCIM, 44)
“Bunu sever misin?”
Ta yamar sportod durtay ve? (BCIM, 149)
“Siz hangi sporu seversiniz?”
Bi şuvuund hayrtay. (MG, 84)
“Ben kuşları severim.”
Çi şokoladand durtay yuu? (SB, 35)
“Sen çikolatayı sever misin?”
11. sor- (asuu-)
Türkiye Türkçesinde “sor-” fiili, “bir şey sormak” ya da “birine sormak” şek-
linde kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “asuuh” fiili ise tes-
pit ettiğimiz örneklerde tamlayıcı almadan veya Türkiye Türkçesinden farklı
olarak daima uzaklaşma hâli ekli tamlayıcı ile kullanılmaktadır.
Page 11
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 91
Tamlayıcısız
Emç asuult asuuc bayna. (MHSB, 40)
“Doktor, soru soruyor.”
Uzaklaşma hâli ekli tamlayıcı ile
Ta nadaas asuuh yum bayna uu? (BCIM, s. 38)
“Bana soracağın bir şey var mı?”
Ta tüünees asuuv uu? (BCIM, 42)
“Ona sordunuz mu?”
Miniy ehner nadaas “Çi haa yavna?” gec asuuv. (BCIM, 47)
“Eşim bana ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sordu.”
Bid tüünees olon asuudlıg asuuv. (UMYa, 55)
“Biz ona çok soru sorduk.”
Tüünees asuu! (MG, 259)
“Ona sor!”
Boldoos ene asuultıg asuusan. (GKM, s. 108)
“Bold’a bu soruyu sordum.”
12. söyle-, de- (hele-, yari-)
Türkiye Türkçesinde “söyle-” ve “de-” fiilleri, “bir şey demek/söylemek” ya da
“bir şeyi demek/söylemek” şeklinde kullanılmaktadır. Bu fiillerin yönelme hâli ve
bulunma hâli ekli tamlayıcılarla kullanıldığı örnekler de mevcuttur. Fiillerin
Moğolcadaki karşılıkları olan “hele-” ve “yari-” fiilleri ise tespit ettiğimiz örnek-
lerde tamlayıcı olarak yönelme-bulunma hâli ve vasıta hâli ekli tamlayıcılarla
birlikte kullanılmışlardır.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Ene medeeg öör hünd bitgiy helereerey! (BCIM, 49)
“Bu haberi kimseye söyleme!”
Boldod ene tuhay helsen üü? (GKM, s. 118)
“Bold’a bunun hakkında (bir şeyler) söyledin mi?”
Page 12
92 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Vasıta hâli ekli tamlayıcı ile
Bi önöödör mongoloor yariv. (UMYa, 37)
“Ben bugün Moğolca konuştum.”
Conson mongol heleer tun sayhan yariv. (BCIM, 89)
“Conson, Moğolcayı oldukça iyi konuşur.”
Üüniyg mongoloor yuu gec heldeg? (BCIM, 47)
“Bunu Moğolca nasıl söylersin?”
13. uç- (nise-)
Türkiye Türkçesinde “uç-” fiili, “bir yere uçmak” ya da “bir yerde uçmak” şek-
linde kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “nise-” fiili ise tespit
ettiğimiz örneklerde yönelme-bulunma ve yön gösterme ekli tamlayıcıya ihti-
yaç duymaktadır.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Bid heden metr öndört nisec bayna ve? (METPB, 74)
“Hangi yükseklikte uçuyoruz?”
Yön Gösterme hâli ekli tamlayıcı ile
Ta Beecin rüü niseh üü? (GKM, s. 112)
“Siz Pekin’e mi uçacaksınız?”
14. uyu- (unta-)
Türkiye Türkçesinde “uyu-” fiili, “bir yerde uyumak” şeklinde bulunma hâli eki-
ne ihtiyaç duymaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “unta-” fiili ise tes-
pit ettiğimiz tek örnekte tamlayıcı olarak yönelme-bulunma hâli ekli tamlayıcı
ile kullanılmıştır.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Bi nayman tsagt untsan. (GKM, s. 116)
“Ben, saat sekizde uyurum.”
15. ver- (ögö-)
Türkiye Türkçesinde “ver-” fiili, “bir şey vermek” ya da “bir şeyi birine ver-
mek” şeklinde kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “ögö-” fiili
Page 13
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 93
ise tespit ettiğimiz örneklerde yükleme hâliyle yönelme-bulunma hâli ekli tam-
layıcılara ihtiyaç duymaktadır.
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Ene devtriyg hen ögöv? (UMYa, 30)
“Bu defteri kim verdi?”
Manay bagş geriyn daalgavrıg ögöv. (UMYa, 30)
“Öğretmenim ev ödevini vermiş.
Ene harandaag miniy aav ögöv. (UMYa, 30)
“Bu kurşunkalemi babam verdi.”
Ene nomıg bagşid ögöörey. (LMY, 64)
“Bu kitabı öğretmene veriver.”
Ene biçgiyg Boldod ögöörey. (GKM, s. 113)
“Bu yazıyı Bold’a veriver.”
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Bagş suragçid nom ögsön. (MG, 84)
“Öğretmen, öğrenciye kitap verdi”
Ta ene zahiag eecdee ögöörey. (MG, 179)
“Bu mektubu annenize veriniz.”
Bagş suragçiddaa nimgen devter tav tavıg öglöö. (MG, 251)
“Öğretmen öğrencilerine beşer ince defter verdi.”
16. yaşa- (am’dra-)
Türkiye Türkçesinde “yaşa-” fiili, “bir yerde yaşamak” şeklinde bulunma hâli
ekiyle kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “am’dra-” fiili de
tespit ettiğimiz örneklerde Türkiye Türkçesinde olduğu gibi bulunma hâli ekli
tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Bi Mongold 2 ciliyn turş am’darç bayna. (MG, 288)
“Ben iki yıldır Moğolistan’da yaşıyorum.”
Page 14
94 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Vasıta hâli ekli tamlayıcı ile
Ter eec aavtaygaa am’dardag. (GKM, s. 108)
“O, anne ve babasıyla birlikte yaşıyor.”
17. ye- (ide-)
Türkiye Türkçesinde “ye-” fiili, “bir şey yemek” ya da “bir şeyi yemek” şek-
linde kullanılmaktadır. Fiilin Moğolca karşılığı olan “ide-” de tespit ettiğimiz
örneklerde Türkiye Türkçesinde olduğu gibi tamlayıcı almadan veya yükleme
hâli ekli tamlayıcı ile kullanılmaktadır.
Tamlayıcısız
Bi hool idec bayna. (MHSB, 40)
“Yemek yiyorum.”
Bi mongol hool idehgüy. (MHSB 2000, s. 10)
“Ben Moğol yemeği yemem.
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Bi eeciynhee hiysen hoolıg ideh durtay. (GKM, s. 111)
“Annemin yaptığı yemekleri yemeyi severim.”
18. yıka- (ugaa-)
Türkiye Türkçesinde “yıka-” fiili, “bir şey yıkamak” ya da “bir şeyi yıkamak”
şeklinde kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı olan “ugaa-” fiili de
tespit ettiğimiz örneklerde Türkiye Türkçesinde olduğu gibi ya tamlayıcı alma-
dan kullanılmakta ya da yükleme hâli ekli tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır.
Moğolcada fiilin, yönelme-bulunma hâli ekli tamlayıcı ile kullanıldığı örnekler
de mevcuttur.
Tamlayıcısız
Bi öglöö bosood nüür garaa ugaadag. (A, s.63)
“Ben sabah kalkıp elimi yüzümü yıkarım.”
Yükleme hâli ekli tamlayıcı ile
Ene ayagıg sayn ugaa. (GKM, s. 116)
“Bu bardağı güzel yıka!”
Page 15
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 95
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
Ter haluun usand garaa ugaav. (MAT, s. 253)
“O, sıcak suda ellerini yıkadı.”
19. yüz- (sele-)
Türkiye Türkçesinde “yüz-” fiili, “suda/denizde/nehirde yüzmek” şeklinde bu-
lunma hâli ekli tamlayıcı ile kullanılmaktadır. Bu fiilin Moğolcadaki karşılığı
olan “sele-” fiili de sözlükten aldığımız tek örneğinde yönelme-bulunma hâli
ekli tamlayıcı ile kullanılmıştır.
Yönelme-Bulunma hâli ekli tamlayıcı ile
usand seleh (MHTTT, s.502)
“suda yüzmek”
Buraya kadar anlatılanlardan yola çıkarak Türkçe ve Moğolcada fiillerin al-
dıkları tamlayıcıları bir tablo yardımı ile şu şekilde gösterebiliriz:
TÜRKÇEDE
MOĞOLCADA
Fiil
İhtiyaç Duyduğu
Tamlayıcı
Fiil
İhtiyaç Duyduğu
Tamlayıcı
bil-
Ø
yükleme hâli ekli
mede-, tani-
Ø
yükleme hâli ekli
bin-
yönelme hâli ekli
una-
yükleme hâli ekli
duy-
Ø
yükleme hâli ekli
sonso-
Ø
yükleme hâli ekli
uzaklaşma hâli
ekli
düşün-
Ø
yükleme hâli ekli
bodo-
Ø
yükleme hâli ekli
gel-
yönelme hâli ekli
uzaklaşma
hâli
ekli
vasıta hâli ekli
ire-
Ø
yön.-bul. hâli ekli
uzaklaşma hâli
ekli
vasıta hâli ekli
gör-
Ø
yükleme hâli ekli
üze-, hara-
Ø
yükleme hâli ekli
gül-
yönelme hâli ekli
inee-
yön gösterme hâli
ekli
Page 16
96 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
iç-
Ø
yükleme hâli ekli
uzaklaşma
hâli
ekli
vasıta hâli ekli
uu-
Ø
yükleme hâli ekli
otur-
yönelme hâli ekli
bulunma hâli ekli
suu-
yön.-bul. hâli ekli
sev-
Ø
yükleme hâli ekli
hayrla-, durla-
yön.-bul. hâli ekli
sor-
Ø
yükleme hâli ekli
yönelme hâli ekli
asuu-
Ø
uzaklaşma hâli
ekli
söyle-, de-
Ø
yükleme hâli ekli
yönelme hâli ekli
hele-, yari-
yön.-bul. hâli ekli
vasıta hâli ekli
uç-
yönelme hâli ekli
bulunma hâli ekli
nise-
yön.-bul. hâli ekli
yön gösterme hâli
ekli
uyu-
bulunma hâli ekli unta-
yön.-bul. hâli ekli
ver-
Ø
yükleme hâli ekli
yönelme hâli ekli
ögö-
yükleme hâli ekli
yaşa-
bulunma hâli ekli am’dra-
yön.-bul. hâli ekli
vasıta hâli ekli
ye-
Ø
yükleme hâli ekli
ide-
Ø
yükleme hâli ekli
yıka-
Ø
yükleme hâli ekli
bulunma hâli ekli
vasıta hâli ekli
ugaa-
Ø
yükleme hâli ekli
yön.-bul. hâli ekli
yüz-
bulunma hâli ekli sele-
yön.-bul. hâli ekli
Sonuç olarak, ortaya çıkan tablo şunu göstermektedir ki, bizim Swadesh’in
listesinden aldığımız on altı fiil, ihtiyaç duydukları tamlayıcılar bakımından
Moğolca ve Türkçede büyük bir benzerlik göstermektedir. Bu bakımdan farklı-
lık gösteren fiiller bin- (una-), sev- (hayrla-, durla-) ve sor- (asuu-) fiilleridir. Bun-
lardan bin-, Eski Türkçeyle, sor- da Türkçenin bazı lehçeleri ve ağızlarıyla aynı
tamlayıcıya ihtiyaç duymaktadır. Sor- fiili, Türkiye Türkçesinde de “Bunun he-
Page 17
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 97
sabını senden sorarım.” gibi örneklerde uzaklaşma hâli ekli tamlayıcıyla kulla-
nılabilmektedir.
Moğolca ve Türkçe, dil sınıflandırmalarında bilindiği üzere aynı grupta yer
almaktadır. İki dilin de sondan eklemeli bir dil olması, yapım ve çekim eklerin-
deki benzerlikler, zamirlerde ve kelime hazinesindeki ortaklıklar gibi hususlara
araştırmacılarca çeşitli vesilelerle işaret edilmiştir. Neticede on dokuz fiil esas
alınarak yapılmış bir karşılaştırma olsa da bizim bu çalışmamız da göstermiştir
ki fiil-tamlayıcı ilişkileri bakımından da iki dil arasındaki ortak yönler, ortak
olmayanlara göre bir hayli fazladır. Bu husus, hiç şüphesiz iki dilin karşılıklı
öğreniminde büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Tamlayıcılardaki ortak yönlerin
fazla oluşu, gerek Moğolcadan Türkçeye, gerekse Türkçeden Moğolcaya yapı-
lan çevirilerde tamlayıcı farklılıklarından doğabilecek muhtemel hataların en
aza indirilmesine de yardımcı olacaktır. ©
Örneklerin Alındığı Eserler
A
Altantülhüür (A. Mönhtsetseg, H. Delgermaa)
BCIM
Basic Course in Mongolian, Bloomington 1992 (J. G. Hangin)
GKM
Golden Key to Mongolian, (?)
LMY
Learn Mongolian Yourself, Ulaanbaatar 1994 (Tsendsürengiyn Terbiş)
MAT
Mongol-Angil Tol’, Ulaanbatar 2001 (Altangerel Damdinsüren)
METPB
Mongolian-English-Türkish Phrase Book, Ulan Bator 2002 (A. Fatih Baş-
Ebubekir Yıldızgörer)
MG
Mongolian Grammar, China 2001 (Rita Kullmann-D. Tsrenpil)
MHHSD
Mongol Hel Hyalbar Surah Devter, Ulaanbaatar 1997 (G. Buyantogtoh)
MHSB
Mongol Hel Surah Biçig, Ulaanbaatar 1976
MHSB 2000 Mongol Hel Surah Biçig, Ulaanbaatar 2000 (Ç. Çimegbaatar-M.
Sarantsetseg)
MHTTT
Mongol Helniy Tovç Taylbar Tol’, Ulaanbaatar 1966 (Ya. Tsevel)
MHZT
Mongol Hel Züyn Taylbar, Ulaanbaatar 2000 (T. Urançimeg)
SB
Sayn Bayna uu? ,Ulaanbaatar 2002 (L. Tserençunt, S. Leuthy)
UMYa
Uçebnik Mongol’skogo Yazıka, Moskva 1952 (G. D. Sanceyeva)
Page 18
98 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
BİBLİYOGRAFYA
Almanca-Türkçe Sözlük; TDK Yay., II Cilt, Ankara 1993.
BAAYANSAN, C.-ODONTÖR, Ş.; Hel şincleliyn ner tom’yöonı Züylçilsen Taylbar Tol’,
Ulaanbaatar 1995.
GÖZ, İlyas; Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı, TDK Yay., Ankara 2003.
İLERİ, Esin; “Türkçedeki Fiillerin Birleşim Değeri”, VIII. Uluslar arası Türk Dilbilimi
Konferansı Bildirileri 7–9 Ağustos 1996, s. 157–165, Ankara 1997.
KAHRAMAN, Tahir; Çağdaş Türkiye Türkçesindeki Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları,
TDK yayınları, Ankara 1996.
KARAHAN, Leylâ; “Fiil-Tamlayıcı İlişkisi Üzerine”, Türk Dili, Eylül 1997, s. 209–
213.
KULLMANN, R.- TSERENPİL, D.; Mongolian Grammar, China 2001
Orçin Tsagiyn Mongol Hel Züy (Komisyon), Ulaan Baatar 1966.
Orçin Tsagiyn Mongol Hel Züy (Komisyon), (İlgili Bölüm: P. Byambasan),
Ulaanbaatar 1997.
ÖNÖRBAYAN, Ts.; Orçin Tsagiyn Mongol Hel, Ulaanbaatar 2004.
Redhouse Sözlüğü (İngilizce-Türkçe), İstanbul 1998.
SEV, Gülsel; Etmek Fiiliyle Yapılan Birleşik Fiiller ve tamlayıcılarla Kullanılışı, TDK Ya-
yınları, Ankara 2001.
TSERENÇUNT, L., LEUTHY, S.; Sayn Bayna uu? ,Ulaanbaatar 2002
Türkçe Sözlük, TDK Yay., Ankara 1998.
UĞURLU, Mustafa; “Türk Lehçelerinin Aktarımında Valenz Sözlüklerinin Önemi”,
Doğu Akdeniz Üniversitesi, Uluslar arası Sözlükbilim Sempozyumu Bildirileri (Ya-
yımlayan: N. Demir-E. Yılmaz), Gazimağusa, s. 197–206.
UZUN, N. Engin; Dilbilgisinin Temel Kavramları, Ankara 1998.
VARDAR, Berke; Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul 2002.
0yorum
Merhaba arkadaşlar;

Değişik sitelerde bulduğum kimi kelimeleri başta Nişanyan Etimolojik sözlük olmak üzere kontrol ettim. Bazı kelimelerde değişik sitelerde Türkçe ya da Moğolca kökenli oldukları hakkında tartışmalar var. Mesela "çiçek, subay, ulus, yasak, kuyruk, darı, töre, alp, ..." gibi. Her iki fikri savunan açıklamalar da bana mantıklı geldi, bir karara varamadım.

Ama şu kelimelerde çoğunluğun görüşü Moğol kökenli olduklarından yana;
tolga............................dağulga
ağa.............................aka
kurul, kurultay.............. kural, kuralta
şölen...........................şilü(n) - çorba demekmiş.-
maral...........................maral
bahadır.........................bağatır
ceylan..........................cegere
sadak...........................sağadak
sağır............................sağurı
sakal............................sakal.- sakuy bitmek, çıkmak demekmiş-
çöl...............................çöl
oymak..........................aymag - ayl,hane--ag, sınıf demekmiş-
çağ..............................çağ
kaburga.........................kabırğa
sakağı..........................sakağu
sarı,sarışın.....................sıra,sırağçın( hayvanlar için kullanılırmış)
kuyu............................kudug
sol...............................soluğay( bizdeki sol taraftan ziyade ters taraf anlamında)
boz..............................börte
damga..........................tamağa ( bu sözcüğün Rusça'da gümrük kelimesi yerine kullanıldığını okumuştum bir yerde)
damar..........................tamır( beden gücü anlamında kullanılıyormuş.


Elbette daha vardır, şimdilik bu kadar bulabildim. Eğer bu konu hakkında internetten ulaşabileceğim bir site varsa sizlerden site ismini burada yazmanızı rica ediyorum. İlgimi çeken bir konu ama tek tek bulması zor oluyor.


Moğolca'dan aldığımız diğer kelimeler:

balsagun............................... balsagun ( kara balsagun şehrini hatırlayın)( kasaba demek)
belge....................................belge
böke.....................................güreşçi ( böke soy isminde arkadaşım var. Bir sohbetimizde dedesinin Böke Ahmet namında güreşçi olduğunu söylemişti.)
bugura...................................buğra
erk........................................erka
ikiz........................................ikere
yaka......................................caga
yeğen....................................cige
yürek....................................cirüge
yıl.........................................cıl
güç.......................................küçü
oba......................................obuğ ( Aile demekmiş)
kan(mak)...............................kanu
kalkan...................................kalka
kurşun...................................kurgulşin


Bunlar da kökeni tartışmalı olanlar : "erdem(edrem), tarkan ( dargan), kaya ( kada), kara (kara)
Kelime listesini yazarken özellikle Arno Günter’in Moğolca kitabından yararlandığımı belirteyim (Kauderwelsch Serisi 68, Reise Know-How Verlag Peter Rump GmbH, Bielefeld 2001, Almanya).

Moğolca         Türkçe                        Moğolca          Türkçe
ah                    aga (ağabey)              at                    (iğdiş) deve
aav                  ata (baba)                   arhı                 (ı)rakı
asar                 çadır                           aymak             oymak
alt                   altın                            avah                almak
ba                    ve                                bal                   bal
bank                banka                        bay/bayan       zengin, bay, bey
bayar              bayram                       bi                     ben
bilet                bilet                            bol-                 olmak
botgo               köşek (deve yavrusu)- bulak               kaynak
Burhan           Tanrı                           cil                    yıl
çi                     sen (siz)                      bid                   biz
böör                böbrek (böğür)            büh                  bütün; boğa
çek                  çek                            çiher               şeker
davs                 tuz (duz)                   emeel              eğer (at için)
ert                   erken                         ger                  çadır, yurt
gol                   ırmak                        haranhuy        karanlık
havar               bahar                        hen                  kim
herek               gerek                        hesek               kessek (parça)
hon                  koyun                        hor                  zehir
hot                  kent                            mal                 mal (hayvanlar)
malçın             malcı                           miniy               benim (menim)
namar             sonbahar (güz)             oy                    orman
radio               radyo                          restoran          restoran, lokanta
sarmıs             sarmısak                     savan               sabun
sayhan             güzel                           sürek               sürü
serüühen         serin                           songıno           soğan
süü                  süt                               şar                   sarı
şuuday             çuval                           şüd                  diş
tahia                tavuk (toyuk)              taksi                taksi
tanı                  tanımak                      tavak               tabak
temee             deve                           Tenger           Tanrı (Tengri)
tenges/tengiz - deniz                           togoo              tencere
toos                 toz                             torıalan           tarla, tarım
tölök                toklu                           tüüh                 tarih
udaan              uzun                            ulaan               al (kırmızı/kızıl)
urgats              hasat                           us                    su

 
Khoyn = Koyun
Cücek = Küçük
Sayıhan = Seyhan
Kurultey = Kurultay
Maral = Maral
Çitzek = Çiçek
Buten = Bütün
Jil = Yıl
Mal = Mal
Cürk = Yürek
Bilig = Bilge
Güh = Gök
Tengri = Tanrı
Temir = Demir
Sarıms = Sarımsak
Altan = Altın
Batr = Batur
Khar = Kara
Suu = Süt
Us = Su ( Bu son ikisi tam karşılık değil ama yinede ses benzerliği)
Uls = Ulus
Sahal = Sakal
Bayr = Bayram
Tug = Tuğ
Tamga= Damga
Lahça = Lakşa ( Bir çorba çeşidi)


 

türk dili © 2010

Blogger Templates by Splashy Templates